Bana 'En son ne zaman aşure yedin?' diye sorsanız, muhtemelen küçükken Ankara'da babaannemin evinde aşure yediğim günlere dönmem gerekir. İnsan, çocukluğundaki lezzeti artık yakalayamıyor. Komşuluk da öyle tabii... İstanbul'da ne kapını çalan var, ne de yaptığı aşureyi paylaşan... 'Aman ne var, git al pastaneden' diyebilirsiniz. Ama geçtiğimiz hafta sosyal medyadaki aşure paylaşımlarını görünce duygusala bağladım işte...
Neyse efendim, asıl mevzu bu değil. Tanıdığım bir kişi, evinde kendi aşuresini yapıyor, daha sonra da Instagram'da arkadaşları, komşuları, sevenleri ona aşure yollamış gibi paylaşım yapıp onlara teşekkür ediyor. Bana bunu itiraf ettiğinde çok güldüm. Aşure ayını da böyle şeylere alet ettik ya, şaştım kaldım vallahi. Peki aşure dışında, sosyal medyada karşımıza çıkan ama aslında göründüğü gibi olmayan başka neler var?
1- Bazı kızlar, gittikleri mekanda deli gibi dans ederken video çekiyor. Daha sonra bunu paylaşıp mekanı terk ediyorlar. Takipçileri de bu videoyu izleyip 'Vay be, kız sabahın ilk ışıklarına kadar dans etmiş' diyor.
2- Yemedikleri yemeklerin fotoğrafını çekip paylaşanlar... Muhtemelen bir kaşık almış... Ama sen bunu görünce 'Bu yemeği ben yesem iki kilo alırım' diye içinden geçiriyorsun tabii...
3- Spor salonunda 10 dakika ayna önünde poz çalışıp daha sonra saatlerce antrenman yapmış gibi bu kareyi paylaşanlar... Külliyen yalan!
4- Tanıdıkları tasarımcılardan kıyafetler alıyor, sonra bunları giyip sokaklarda çekim yapıyorlar. Sen de sanıyorsun ki, onların gardıropları böyle pahalı parçalarla dolu. Yok öyle bir şey, bu da büyük bir yalan...
Sosyal medya ile gerçek hayat arasındaki paralel evrende bir gün sıkışıp kalacağız. Boğulup yatak döşek yatacağız; korkuyorum...