Murat Onbul'un yönettiği 'Fırıncının Karısı' filminde başrolü Büşra Pekin'le paylaşan Alper Kul'la bir araya geldik. Kul'la hem filmini, hem babalık serüvenini konuştuk.
■
'Fırıncının Karısı' filminde oynamayı neden istediniz?
İlginç bir hikaye. Filmde iki karakteri oynuyorum. Beni o gıdıkladı.
Biri çok maskülen, dediğim dedik bir fırıncı, diğeri de daha farklı bir tip. İkisini de oynaması çok zevkliydi.
Filmi Şile'de çektik. Ama hikayemiz İç Anadolu'da geçiyor.
■
Şive var yine...
Evet. Ben Çankırı Ilgaz'ı seçtim.
Büşra, Sivas taraflarını çalıştı.
■
Hakim olduğunuz bir bölge miydi?
Hayır, yapımcımız Ilgazlı. Öyle olmasını istedi. Ilgazlılar Derneği'nde çalıştım rolüme.
■
Nasıl karşıladılar sizi?
Seviyorlar beni. Oturup çay içtik, sohbet ettik. Okey oynadım onlarla.
Okeyde herkesin yüzü ortaya çıkıyor. Teksti okuttum, ona göre çalıştım.
■
Fırında çalışmak nasıldı?
Zordu.
Çünkü beş senedir hiç şeker kullanmıyorum, son iki senedir un dahi tüketmiyorum.
Dışarıda çorba ve köfte bile yemiyorum.
Una alerjim var. Fırında çok hapşırdım.
■
Nasıl haberiniz oldu alerji durumundan?
40 yaşına girdim, epey bir halsizlik başladı. Sabahları kas ağrılarıyla uyanıyordum. Bir-iki doktora gittim.
Bağırsak florasını geliştirmem gerektiğini, glüten yemememi tavsiye ettiler. Sonra çok sert, Kandida diyeti denilen bir diyete girdim. Şekere dönecek her şey yasak. İki yıl bildiğin sincap gibi ceviz ve fındıkla beslendim.
■
Canınız hiç tatlı çekmedi mi o süreçte?
Çektiği zamanlar oldu. Sete bir gün profiterol gelmişti.
Bir kaşık tadayım dedim, istifra ettim, vücut kabul etmedi.
Diyetimi bozduğum zamanlar oldu.
Bir gün sete Trabzon pidesi geldi, ikiüç hafta onları yedim. 6 kilo aldım.
SAĞLIKLI BABA OLMAM LAZIM
■
İki çocuk babasısınız. Bu yüzden mi sağlıklı beslenmeye çalışıyorsunuz?
Kesinlikle. İkinci çocuktan sonra ilk başta çocuğu değil, kendimi doktora götürdüm. Hesap yapıyorum şu an 43 yaşındayım, çocuk 20 yaşına geldiğinde 63 olacağım. 50 yaşında emekli olurum diye hayal ederken, 70'e kadar çalışmak zorunda olduğum gerçeğiyle karşılaştım. Bu acı gerçekle yüzleşmek biraz zor oldu.
Çok çalışmam, çocuğun başında olmam lazım. O yüzden sağlıklı bir baba olmalıyım.
■
Doğuma da girmiştiniz...
Evet, eşim korktu. İlkinde bir arkadaşı elini tutmuştu.
O gelemedi, şehir dışındaydı, ben girdim.
Gittim ama gerçekten rol çalacağım diye korktum.
Çünkü Aylin'i bırakıp ben bayılırım, bir de benimle uğraşacaklar dedim. Bir ara boş bakıyormuşum.
İKİNCİ ÇOCUKTAN SONRA ANKSİYETE YAŞADIM
■
Ölüm korkusu var mı?
Geçen sene Leo olduktan sonra bir-iki ay
anksiyete yaşadım. İki-üç ay geçti, sürekli
bir halsizlik, hasta olma modu. Doktorlar
birbirlerine yolluyorlar. Konunun
psikolojik olduğu ortaya çıktı. Çocukların
gelecekleriyle alakalı endişeler
bana yük oldu. Ama eşim Aylin
(Kontente) çok rahat, beni de
çok rahatlattı, telkinle
çözdük.
İSVEÇLİ OLSAM SIKINTIDAN PATLARDIM
Oyuncu için farklı tipleri oynamak nasıl bir duygu?
Müthiş. Mesleğime her geçen gün tutkuyla bağlanıyorum. O kadar çok değişik tip var ki. İyi ki İsveçli, Norveçli değilim. Oralı olsaydım, tekdüze oynayıp durur, sıkıntıdan patlardım. Yaşadığımız coğrafyaya bayılıyorum. Burada her kilometrede aksan, kültür, iklim, karakter her şey değişiyor. İnanılmaz bir şey.