ŞENER ŞEN HAKLI
Geniş kitleler tarafından sevilip benimsendiğiniz için ne olursa olsun sizden kucaklayıcı bir tavır bekleniyor…
Aslında böyle bir tartışma bugün de var. Geçenlerde Şener Şen buna katkıda bulundu, "Ben siyasi tartışmaların içine girmem, yaptığım işle ve yaşadığım düzenle bunu anlatmaya çalışırım" dedi. Birileri de çıktı dedi ki "Olur mu canım öyle şey? Fikrini söylemeden, rengini açık etmeden sanatçı mı olunur?" Bu tavrın ikisi de mümkün. Bu, sanatçının seçimi olmalı ve kimse seni zorlamamalı.
20 yıl aradan sonra, tiyatro sahnesinde geri döndünüz ve 'Guguk Kuşu'nda başrolü üstlendiniz. 'Guguk Kuşu', antiemperyalist ve en antikapitalist piyeslerden biri…
Piyesin özünde anlatılmaya çalışılan şey, kişisel faşizmin hayatımızı nasıl yönlendirdiği. Bir siyasi yönetimi suçlamak çok kolay. Ya içimizdeki faşizm? 70'lerde yazılmış bir tekst ve bugün geliyor insanlara aynı şekilde değiyor.
Peki, tiyatro için biraz geç kaldığınızı düşünmüyor musunuz?
20 yıl kadar geç kalmışım. 20 yıl boyunca televizyon, sinema, seslendirme hiç rahat bırakmadı bizi. Hep söylerdim tiyatroya zaman bulmamız gerekiyor diye… Tiyatro bir oyuncunun var olduğu, kendisini yenilediği yerdir.
Seyreden herkesin ortak kanaati; 'Oktay Kaynarca büyük aktörmüş'…
Teşekkür ederim. Benim aslında tiyatro kökenli bir oyuncu olduğum unutulmuştu. 20 yıl önce iki oyun oynamışım ve tiyatroyu bırakmışım. Kaldığın yerden tekrar tiyatroya başlamak zor mu? Zor. O yüzden bu oyunun çıkış noktasında 65 provanın bir tekini bile kaçırmadım korkudan.,
Bu dizinin yazarlarıyla aynı dünya görüşüne sahibim
Bu diziyle yine çok gülecek miyiz?
Çook hem de!
Yine çok gerilecek miyiz?
Aynen öyle.
Yine devlet-organize suç örgütleri ilişkisiyle ilgili şeyler öğrenecek miyiz peki?
Evet. Ama geçmiş dönemin jargonuyla bu dönemin jargonu arasında bir fark var tabii. O dönem açıkçası yeraltı dünyası çok aktifti. Siyaset daha zayıftı, mafya egemendi. 10 küsur yıldan sonra çok şey değişti ülkede. Artık mafya yapılanması gerçek hayatta nasıl yoksa, senaryoda da bunu göreceğiz. Bu adamlar yavaş yavaş iş dünyasına dönmüşler. Artık öyle bellerde silah, 'Onu yapalım, bunu yapalım' dönemi bitti. Ama dizide bundan daha fazla gerilim var.
Bu, dünya konjonktürüyle mi, Türkiye'nin iç dinamikleriyle mi ilgili?
Aslında ikisi de. Türkiye'nin, var olan potansiyelinin doğrultusunda dışarıya güven verme zorunluluğu vardı. Dışarıya güven vermenin en önemli ayaklarından biri de var olan mafya yapılanmasının yok edilmesiydi. Devlet de bunu yaptı açıkçası. 'Polise giderim' dediğiniz andan itibaren artık yeraltı dünyasında herkesin bacağı titriyor.
Sormadan geçmek mümkün değil, hangi polise? Mafya bitti, 'Paralel' diye bir yapılanma çıktı…
Devlet haricindeki yapılanmaların hepsinin ama hepsinin farkına varıp karşısında durmamız gerekir. Bu da modern mafya… Ama klasiğini nasıl yok ettiysek modernini de yok edecek güçteyiz. Bunu daha önceleri de dile getirdim. Bunu dile getirmenin suç, cezalandırılacak bir şey olduğu dönemlerden geçtik. Ama buna rağmen ben her zaman dile getirdim. Bu yapılanmayla ilgili hiçbir zaman sempatik bir tavır göstermedim, göstermeyeceğim de. 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz' ile ilgili en hoşuma giden şeylerden biri ise, yapımcı ve yazarlarla Türkiye'nin mevcut şartlarına aynı noktadan bakıyor olmamız.
MEMLEKETE DAİR SEVDALARIM VAR
Konservatuvar mezunusunuz; Neden birçok okul arkadaşınızdan aykırı olarak vatan-millet-devlet meseleleri ile ilgilisiniz?
Olmak zorundasınız. Bu memlekete dair bir şeyler söyleyeceksen, bu memleketin sanatçısıysan; içinden geçeni söylemelisin. Sen dürüst ol, gerekirse yanlış konuş… Benim siyasi partim yok. Siyasetten uzağım. Ama memlekete dair sevdalarım var.
Magazin basınıyla ilginç bir ilişkiniz var; hem çok dostunuz, hem çok kavganız var…
Evet. Çok sayıda dostum var; yediğim, gezdiğim, sırrımı paylaştığım. Ama kavga ettiğim çok sayıda insan da var. Hepimiz aynı gemideyiz. Biz bu gemiyi doğru götürmek zorundayız. Biz magazinsiz bir hayat sürdürebilir miyiz? Çok mecbur kalırsak, zorlanarak da olsa evet. Magazin bizsiz bir hayat sürdürebilir mi? Hayır.
Kendinizle baş başa kaldığınızda özeleştiri yapıyor musunuz?
Çok. İş hayatımla ilgili, özel hayatımla ilgili birçok özeleştiri yapmışımdır. Pişman olmayı sevmem, yaşanması gerektiği için yaşadım diye düşünürüm. Ama 'Şimdiki aklım olsa başka türlü yapardım' dediğim sayısız konu var.