90'lı yılların ortasında 'Deliler Gibi' adlı şarkısıyla büyük çıkış yakalayan Pınar Aylin, Türk pop müziğinin iddialı isimleri arasına girmişti.
20 yıllık müzik kariyerine sekiz albüm sığdıran güzel şarkıcı; önce Çeşme'ye taşındı, sonra da 'Peri Masalı' adlı bir roman yazdı. Şimdiden üçüncü baskısını yapan kitabı ve hakkında merak edilenleri konuşmak için Aylin ile Bebek'teki evinde buluştuk...
İstanbul'dan kaçtınız mı?
Evet, 50'li yaşlarımda gitmeyi planlıyordum ama biraz öne çekip 40'lı yaşlarımın başında gitmiş oldum. 1995-2015 arasında 20 senem İstanbul'da geçti. İlk geldiğim zamanlar ile şimdiki İstanbul arasında çok fark var. Eskiden hem içinde bulunduğum sektör, hem de şehir çok keyifliydi. Sonra her iki taraf da başkalaşım geçirmeye başladı. Ben her ikisini de tolere edemedim. Daha doğrusu etmemeyi tercih ettim.
YENİLGİ DEĞİL KAZANÇ
‘Yok olmadım geri çekildim’
Ekonomik kaygılarınızın olmaması, bu kararınızda etkili oldu mu?
Gerçek özgürlük bu; yani, istemediğiniz bir şeyi yapmak zorunda kalmamak. Özellikle son albümden sonra kalmak istemedim. 'Hit 70'ler adında bir albüm çıkarmıştım ve çok emek vermiştim. Şarkıların alınması bir süreç, yeniden düzenlenmesi ayrı bir süreçti.
Berlin Filarmoni Orkestrası sanatçılarının da bulunduğu bir ortamda kaydettik albümü.
Ancak kıymeti bilinmedi.
İstanbul'dan ayrılma kararı almamda bunun da büyük etkisi oldu.
Geri dönmek bir yenilgi mi?
Kendimi oyunu kaybeden değil, aksine kazanan olarak görüyorum.
Böyle bir güce ve cesarete sahip olanlara da bunu tavsiye ederim.
İzmir'e dönmedim, Çeşme'ye yerleştim. Orası her anını hissettiğim, gerçek hayatmış. Zeytin ağaçlarının altı, suyun yanı... Çeşme'de ailemle beraber doğanın içinde olmayı seçtim.
"Her ay İstanbul'a giderim" diye eşimle pazarlık yaptım ama daha sonra içimden gelmedi; şimdi ikiüç ayda bir geliyorum. 90'lardan bugünlere gelene kadar birçok isim ya çekildi ya da yok oldu. Ben çok şükür çekilenlerden oldum.
Bilmediğimiz bir yönünüzü de gördük. Nasıl fark ettiniz yazarlık yeteneğinizi?
Bak gözlerim parlıyor! Son albümlerimdeki şarkılarımın da çoğunu kendim yazmıştım.
Yaşanmışlıklar artık dışa vuruyordu diyebiliriz. İletişim fakültesi mezunuyum, her zaman edebiyat önde gider. Zamanının gelmesini bekledim. Zaten kitabımın ilk notlarını 2012'de almaya başlamıştım. Beni roman yazmaya iten kişi, yayıncım Yelda Cumalıoğlu oldu.
Kitabımı elime aldığım ilk gün başım döndü! Meğer hiçbir albümümde, hiçbir konserimde böyle heyecanlı olmamışım.
HERKESİ AFFETTİM
'Peri Masalı' romanınızda '21' adlı bir bölüm var. O kısımda pozitif olumlama ve felsefi bir anlatım var gibi...
Okuyan herkese iyi gelsin istedim; el feneri gibi başucu kitabı olsun. O kısımda anlattıklarım için hakikat bilinci diyebilirim. Bir bölüm tamamen affetmekle ilgili. Ben de, bana hata yapanlar dahil herkesi affettim. Kimseyle küs değilim, sadece görüşmeyi tercih etmediğim insanlar var.
Kitabınızın kahramanı 'Peri', gerçekte siz misiniz?
'Peri' bana çok benzeyen ama daha genç biri. '21'i yazma hayaliyle, 'Peri'yi Afrika'ya bir seyahate çıkardım. Tabii ki o seyahate kendim gitmek zorunda kaldım.
Kitabı okuyanlar, "Biz de oraya gitmek istedik" diyorlar. 'Peri' ile 'Berk'in hikayesi, bir tren yolculuğunda geçiyor.
'Peri', kitap yazma hayalinin peşinden gidiyor. Ben de bir an önce Çeşme'ye dönüp ikinci kitabım için hazırlıklara başlamak istiyorum.
Kendi içsel yolculuğunuz ne zaman başladı?
Büyük dibe vuruşlardan sonra insanda dönüşümler olabiliyor. Çok normal bir boşanma sürecim olmadı ama o zaman canımı acıtan şeyler zamanla geçti. Her şeyi olumluya çevirebilme gücüne sahibiz. Hayatımda 35'ten öncesi ve 35'ten sonrası var. Gerçek hayat 35'ten sonra başlıyor aslında.
Hiçbir ilişkime mantıkla başlamadım
Siz de kitabınızdaki gibi tutkulu bir aşık mısınız?
Kesinlikle! Her şeyi dolu
dolu yaşadım ve hiçbir şeyi
'mış' gibi yapmadım. Hiçbir
zaman bir ilişkiye mantıkla
başlamadım; kalbim ne dediyse
onu yaptım. Mantığım
da eşlik ederse iyi oldu ama
bazen koptu gitti! (Gülüyor)
Hayat bu; düşeceğiz, kalkacağız...
Hatta kitapta 'Peri'ye
söylettiğim 'En kötü aşk, hiç
yaşanmamış olandır" diye
bir lafım da var.
Birlikte yarışmaya katıldığımız üç çift boşandı!
2014'te Süleyman Erbaykent ile ikinci evliliğinizi yaptınız ama zaman zaman hakkınızda 'Ayrılacaklar' diye dedikodular çıktı. Nedir işin aslı astarı?
Bir sıkıntımız yok, 'Maşallah' diyelim.
Boşandıktan yedi sene sonra şimdiki eşimle
evlendim. Çok enteresan bir şey oldu: 'Ben Bilmem
Eşim Bilir' yarışmasına katıldık ve kazandık. Yarışmacı
olan dört ünlü çiftin üçü, yani Yeşim Salkım-Hakan
Eratik, Mehmet-Derya Coşkundeniz, Bekir-Derya Aksoy
programdan sonra teker teker boşandı ve ben şok
geçirdim! 'Sıra size geliyor!' diye espriler yapılınca,
bizim de boşanacağımız sanıldı. Daha dün yarışmadaki
arkadaşlardan biriyle karşılaştım, "İyisiniz değil mi?"
dedi. (Gülüyor)
Peki ev hanımı olarak hayatınız nasıl gidiyor?
Çeşme'ye yerleştikten sonra içimdeki gizli
cevherler ortaya çıktı. İlki kitap yazmak,
ikincisi de aşçılık oldu. Meğer daha
önce yemek yapabildiğimi
sanıyormuşum sadece...