Dijital çağın altın yıllarını yaşadığı ülkemizde, birbirleriyle yarışan şarkıların tıklanma rakamlarına takılıp nasıl da unuttuk, unutturduk gerçek müziği kendimize...
Ve tabii ki gençliğimize.
Sonuç mu? Sevdiği şarkıcıyı kulağına taktığı bir aparat ile başa sarıp sarıp dinleyen bir gençlik var ortada. Gençlik diyorum çünkü herhalde konser lezzetini, konser kültürünü doya doya yaşayan son jenerasyonuz biz. Müzik sektörü teknolojik gelişmelerle fersah fersah ilerlerken, diğer taraftan da ne yazık ki yozlaşmanın yaşandığı bir gerçek.
ŞAPKAYI ÇIKARMA ZAMANI
Şimdi şöyle bir bakalım sektöre, nereden nereye geldik. Sevdiğiniz sanatçının konserine gidebilmek için ne tür alternatifleriniz var bir bakalım isterseniz... Ben canlı konserlerden bahsediyorum. Yani bir sanatçıyı gece yarısı saat 02.00'de, arkasında bir DJ eşliğinde playback izlemekten ya da bir sanatçının bir plaj partisinde, elindeki mikrofonu sırf dekor olsun diye tutup bolca dans edip olayı konserden çok şova dönüştürmesinden bahsetmiyorum.
Geriye ne kalıyor; halk konserleri ve biletli işler. Onların da gerek piyasa şartları ve gerekse organizasyon şartlarına yenik düştüğünü düşünürsek, gençlerin elinde sevdiği sanatçıyı canlı canlı izleyebilmeleri için bir elin parmaklarından da daha az alternatif var.
O zaman gelsin kulaklıklar, eller havaya, tıklar YouTube'a.
Sırf bu yüzden her köşe başında bir kulüp, içlerinde de o çok sevdiğiniz şarkıcıların playback performansları var.
Hal böyle olunca da bu durum mekan sahibinin işine geliyor.
Peki ya müziğe ne oldu? Böyle devam ederse biz iyileri kötülerden nasıl ayırt edeceğiz? Sahte tıklanmalar ile milyonlara ulaşanlara başarı tacını takmaya devam mı edeceğiz?
Bu duruma kim dur der bilemem ama en azından şapkayı çıkarmanın tam zamanı. Çünkü böyle devam ederse sektörün maruz kaldığı tehlike daha da büyüyecek, gençler müziği dijital dünyadan takip etmeye devam edecek. Bırakın dünyadaki büyük prodüksiyonlu işleri; küçük konserlere bile hasret kalacağız. Aman ha!
Biz her sektörde olduğu gibi müzikte de dijital denize hazır olmadan girdik. Öğrenmedik, öğretmedik.
Yine bir şeyleri eksik yapıyoruz gibi. Bir yandan dijital sonsuzluğu gençlerin hizmetine sunarken diğer yandan gerçek müzik keyfini onların ellerinden alıyoruz.
Bunu da iyi düşünmek lazım.
Büyük şehirlerdeki var olma çabası
Son zamanlar da herkes bana "Birileri grubunu dinledin mi?" diye soruyor. Ben de merak ettim, sosyal medyaya göz attım. Çok güzel yorumlar var, sizler ile paylaşmak isterim. İstanbul çıkışlı bir grup olan Birileri, 'Bir İleri' adını verdikleri ilk albümlerini Kasım 2016'da geniş kitlelere ulaştırdı. Sözleri ve müzikleri Jan Soykök imzalı olan, gitarda Baturalp Yılmaz, bas gitarda Emre Dereli ve davulda Çağdaş Topal'ın katıldığı indierock tarzındaki grup, 31 Mayıs'ta çıkan ikinci albümleri 'Kusursuz' ile kaldıkları yerden devam ediyor. 15 milyonluk bir şehirde verilen yaşam mücadelesini 'Uzaklaşma Sevdası' şarkısıyla anlatan grubun, 'Paralel Bir Evrende' ve 'Zamanın Dışında, Boşluğun İçinde' gibi şarkıları da dikkat çekiyor. Bir şarkıda 'Çıkışlar Hangi Taraftan?' diye soran Birileri; büyük şehirdeki var olma çabasını, aşkları, hayal kırıklıklarını farklı bir uslüple yorumluyor.
Heyecanla bekliyorum
Elif Kaya, sözü-müziği Mert Ekren'e, aranjesi Selim Çaldıran'a ait olan son single'ı 'Yallah'ı müzikseverlerin beğenisine sunmuştu. 'Karanlık Dünyam' şarkısı ve sarı-siyah saçları ile müzik dünyasına giren, 'Bir Bilebilsen' , 'Aşklarca' ve 'Deliye Dön Gel' şarkılarıyla adından sıkça söz ettiren Kaya, yeni bir albüm hazırlıyor. Albüm, önümüzdeki günlerde piyasada olacakmış; heyecanla bekliyorum.
Funda Arar kimleri dinliyor?
1- Shallow - Lady Gaga, Bradley Cooper
2- Hate u love u- Olivia O'Brien
3- Live from the Village- Sia
4- I Don't Care- Ed Sheeran, Justin Bieber
5- Nokta- Ersay Üner