Her hafta, sahne heyecanını paylaşan sanatçıların, birbirlerine merak ettiklerini sordukları ve sahne tozu yutmanın kendileri için anlamını paylaştıkları Zorlu PSM'nin Youtube serisi 'Sahne Tozu Yutanlar' devam ediyor. Bu hafta; tiyatro sahnesinin önemli isimleri İpek Bilgin, Çağ Çalışkur ve İbrahim Çiçek kamera karşısına geçti.
Craft Tiyatro'da harikalar yaratan ekibin keyifli sohbeti ilginç açıklamalara da sahne oldu. Deneyimli oyuncu, yönetmen İpek Bilgin, pandeminin dinlenme ve sükunet anlamında kendisine iyi geldiğini, bolca film ve dizi izlediğini söylerken, yönetmen Çağ Çalışkur da "10 sene hiç durmadan çalıştım. Durmak kendimle tekrar tanışmaya sebep oldu. Yalnız kalmak nedir bilmiyordum" diye açıklama yaptı. Hepimiz için de aynı şey geçerli değil mi?
'YERLİDEN YANAYIM'
'Tiyatro kendi özünde dijitalleşemez, sahnenin yerini tutmaz' görüşünü savunan Bilgin, yerli ve milli oyunları sahneye koymaktan da çok büyük haz duyduğunu söyledi ve buna yıllar evvel sahnelediği 'Garaj' adlı oyunu örnek verdi. Enis Arıkan'ın harikalar yarattığı 'Garaj' adlı oyunda Orhan Gencebay, Sezen Aksu geçiyordu. Bilgin, "Garaj'ı yaptıktan sonra duyduğum gururu anlatamam. Duyduğu her şeyi tanıyor seyirci. O yüzden yerli oyundan yanayım" dedi.
Bu sohbette, Zorlu PSM'nin Dijital Sahne projesindeki prodüksiyonlara da imza atan İbrahim Çiçek'in samimi itirafları çok dikkatimi çekti. 24 yaşındayken yönetmenlik yapmaya başlayan ve bu zamana dek 'Yutmak', 'Kalp', 'Killology', 'Evlat', 'Kızlar ve Oğlanlar' gibi iddialı pek çok oyuna yaptığı rejiyle adından söz ettiren genç yönetmenin yeteri kadar takdir görmediğini söylemesi beni biraz düşünmeye itti. Çiçek şu açıklamayı yaptı: "24 yaşında bir oyun yönetmek bence başarı. Keşke takdir edilebilsem. Yakın çevrem dışında o kadar kırıcı ve acımasızca eleştiriler aldım ki... Devam edebilmek için 'İyiyim' diyerek kendimi motive etmekten başka yol yok." Sadece tiyatroda değil hemen her yerde takdir ve motivasyon konusunda eksiklerimiz var. Çiçek'in de serzenişte bulunduğu gibi kesinlikle pozitif eleştiri kısmında eksik kalmış bir milletiz.
Zor bir yönetmen olduğunu da itiraf eden Çiçek'in "Oyuncular benden daha çok çalışana kadar zor biriyim" şeklindeki açıklaması da onunla çalışacak oyunculara bir ikaz olsun...
Kısa Oyunlar serisi başladı
Kadıköy Boa Sahne pandeminin etkilerini biraz olsun hafifletmek adına yeni bir proje hayata geçirdi. Murat Mahmutyazıcıoğlu'nun proje tasarımını, Gökhan Gürün'ün yapımcılığını üstlendiği, 11 yazar, 7 yönetmen ve 16 oyuncunun gönüllü olarak bir araya geldiği Kısa Oyunlar projesi 'Kısalar' önceki akşam online olarak seyirciyle buluşmaya başladı. İlk oyun olarak Ebru Nihan Celkan'ın yazdığı, Berfin Zenderlioğlu'nun yönettiği ve Cemal Toktaş ile Nergis Öztürk'ün oynadığı '#Heşteg' adlı oyun seyirciyle buluştu. Oyun, bir süpermarkette ailesiyle birlikte alışveriş yapan kaba saba bir adamla, ona müdahale etmek zorunda kalan kadının hikayesini anlatıyor. 14 dakikalık oyun, sosyal medya hicvi olarak nitelendirebileceğimiz, artık herkesin her yerde elindeki telefonla kayıt yapabildiği, kaydettiklerini paylaşabildiği günümüz dünyasına gönderme yapıyor. 20 liraya izlenebilen 'Kısalar' serisi; Melis İşiten ile Erdem Kaynarca'nın rol aldığı 'Her Şeyin Her Şeyle Bir İlgisi Varmış Gibi Geliyor' adlı oyunla devam ediyor. Oyun, bu akşam, yarın ve 1 Mart'ta izlenebilecek.