İnsan hafızası kendi kendine bir önlem geliştirmiş. İyi anıları uzun süre saklayabiliyor, kötü anıları ise daha kısa sürede unutup yok ediyor. Zaten öyle olmasaydı, insanlar ruh sağlıklarını kolay kolay koruyamazdı.
Ancak internet icat olduğundan beri isteseniz de unutamıyorsunuz. Zira neredeyse her olay, sanal âlemin belleğinde dijital olarak sonsuza dek arşivlenebiliyor. Diyelim ki bir hata yaptınız; çoluk çocuğa karışsanız, torun torba sahibi olsanız bile o görüntü ya da haber ansızın gelip karşınıza dikiliveriyor. Ne pişmanlık kar ediyor, ne özürler... Siz istediğiniz kadar hafızanızdan silmeye çalışın, o kabusu size unutturmuyorlar.
Oysa 'unutmak' en doğal haktır.
Geçmişine sünger çekmek, beyaz bir sayfa açmak, kirinden pasından arınmak, yeni bir hayata başlamak herkesin hakkıdır.
İşte bu hak, şimdi daha sıkı gözetilecek. Yeni internet yasası ile dileyen, sanal âlemde saklanmasını istemediği görüntü ya da haberlerini mahkemeye başvurarak sildirebilecek. Böylece hiçbir hata, sanal âlemde o insan için 'müebbet mahkumiyete' dönüşemeyecek. Bu nedenle, insan haklarına aykırı olan, insanların kendilerine yeni bir dünya kurma hakkını sonsuza dek ellerinden alan o eski, köhnemiş düzenlemeyi ortadan kaldırıp insanları 'özgürleştiren' yeni internet yasasını sonuna kadar destekliyorum. Geçenlerde katıldığım bir televizyon programında sevgili Atilla Taş; arama motorlarının, sosyal paylaşım sitelerinin hayatımızı nasıl değiştirdiğini son derece esprili bir cümle ile özetledi: "Sünnet fotoğraflarımı bile Youtube'da buldum...
" İnsanların özel hayatı da, özel anları da mutlaka 'kendilerine özel' olmalı...