Deplasman yasağının kalktığı gün Konya'da Galatasaray taraftarı, Beşiktaş taraftarının otobüsünün camını çerçevesini indiriyor.
Bunun üzerine Beşiktaşlılar, Konya'da taşlayacak Galatasaray otobüsü avına çıkıyorlar.
Gazetelerdeki eli palalı sözde taraftar fotoğrafı ise durumun vahametini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyordu.
Peki ya maç sırasında Galatasaray seyircisinin sahaya yağdırdığı yanıcı maddelere ne dersiniz? Üstelik kendi kalecileri Muslera'nın hayatını riske etmek pahasına...
Bu artık Futbolda Şiddet Yasası ile önlenecek bir durum olmaktan çıktı. Futbola da OHAL uygulanmalı.
Tribünü ateşe vermek, rakip taraftarın otobüsüne taşla, palayla, döner bıçağıyla saldırmak ciddi bir 'terör suçu' sayılmalı. Kimsenin gözünün yaşına bakılmamalı. Yoksa bu şiddet sadece spor sahaları ile sınırlı kalmayacak, halka halka sokaklara yayılacak.
Peki kulüp yönetimleri bu tehlikeyi önlemek için ne yapıyor?
Hiç. Koca bir hiççç! Yahu Süper Kupa oynanıyor. İki takımın başkanları, şeref tribününde Spor Bakanı ile Futbol Federasyonu Başkanı'nın yanında birlikte oturmaktan bile imtina ediyor.
Facebook'ta bir arkadaşım yazmıştı "Keşke Galatasaray ile Beşiktaş arasındaki Süper Kupa finalinin normal süresi ve uzatma dakikaları berabere sonuçlandığında, hakem penaltı atışlarına gitmeyip maçı berabere bitirseydi.
Bugünlere ancak böyle bir jest, böyle bir paylaşım yakışırdı" diye... Güldüm...
Sonra da kupayı 'palayla' ikiye bölerlerdi değil mi?