2019 bitmeden yeni bir ilişki modeli daha literatüre girdi: Freelance sevgili. Bir arkadaşım kendisini tanımlarken bu tabiri kullandı. Şaşkın bir ifadeyle yüzüne bakıp hemen sordum; 'Nedir bu freelance sevgili?' diye. Şöyle açıkladı: "Özgür takılıyorum, karşımdakine de aynı özgürlüğü tanıyorum. İstediği zaman arkadaşlarıyla buluşup görüşebilir, gece dışarı çıkabilir. 'Şu saatte evde olacaksın' gibi kurallar yok. Beklenti de düşük oluyor haliyle. Birbirimizden büyük isteklerde bulunmuyoruz. Freelance insan, özgürlüğünü her şeyin önüne koyan insan demek. Dolayısıyla sorumluluklarımızı ilişki içerisinde bilirken çok da disiplinli değiliz. Bakın şu an burada şehrin popüler mekanlarından birinde sizinle yemek yiyorum. Başka bir sevgili 'Bensiz kız kıza o mekana gidemezsin' der, evde oturtur." Vallahi sevdim bu kafayı!
Hava günlük güneşlikse haydi Palandöken'e kayağa!
Aralık ayının neredeyse sonuna geldik, hava hâlâ günlük güneşlik, ilk karı bile görmedik. İşte bu yüzden 24 saatliğine Erzurum Palandöken'deki Sway Hotel'in pistlerine kayak yapmaya, sucuk ekmek yiyip zirvede partilemeye gittim. Bu sezonun ilk buluşması Yapı Kredi Winter Espace ile başladı. Peki zirvede neler oldu?
Pistlerde ünlü isimlerle denk geldim ancak kayak kıyafetleriyle çoğunu tanımakta zorluk yaşadım. Peki kimler vardı? Burcu Esmersoy, İvana Sert, Serenay Aktaş, Pınar Altuğ Atacan...
Deniz Sipahi'yi canlı müzik severler iyi tanır. Sipahi; hem gece, hem de gündüz dağın zirvesinde konser verdi. Bir ara o soğukta nasıl sesi kısılmıyor diye merak ettim! Helal sana!
Erzurum uçağı sis nedeniyle kalkamadığından Erzincan'dan dönmek zorunda kaldık. Böyle terslikler olabileceğini unutmayın.
Bu yaratıcı pazarlama kafasını sevdim!
Futbolun Messi'si, müziğin Beethoven'ı, resmin Picasso'su varsa yemeğin de Robuchon'u vardır. Geçtiğimiz yıl ünlü Fransız şef Joel Robuchon'u kaybetmiştik. En çok Michelin yıldızlı şef olma unvanına sahip olan Robuchom onuruna Londra'da yeni bir restoran açıldı. Menüde onun bugüne kadar hazırladığı favori yemekler yer alıyor. Mutfağında yetişmiş genç şeflerin yarattığı bu lezzetleri Le Comptoir'de tadabilirsiniz. Ben bu yaratıcı pazarlama fikrine bayıldım. Ünlü şefi yemeklerini yiyerek anıyorsunuz, tabii bunun için de günlerce sıra bekliyorsunuz. Benzer işler Türk şefler dünyasında olur mu bilemem tabii. Genelde Türk mantığı şudur; mutfağın içinde şef yoksa o mekandaki yemekler lezzetli olmaz. O yüzden bizde biraz zor gibi.