Geçen hafta bizim Zap'tiye kutucuğuna yazmıştım;
'SORU: Suçluların en sevmediği ay hangisidir? YANIT:
Eylül. SEBEP: Müge Anlı'nın programı başlar' diye...
Program geçen hafta başladı ve doğal olarak suçluları bir kasvet ve telaş aldı.
İşin ilginç yanı ise suçluların bulunması, kayıpların ailelerine kavuşması için sadece Müge ve ekibinin 'icraatı' gerekmiyor, Müge Anlı'nın tek bir fotoğrafı bile adaletin tecellisine yetiyor.
İşte bunu kanıtlayan o müthiş haber:
'Geçtiğimiz ay Ordu'nun Akkuş ilçesi Çamala Mahallesi'nde bir evde iki kişi gaspa uğradı. Elleri tersten kelepçelenerek 2 bin 300 TL parası alınan iki kişi, kelepçelerden kurtularak yardım istedi. Jandarma soruşturma başlatırken, şüphe üzerine Mehmet Ali Çayıroğlu gözaltına alındı.
Çayıroğlu'nun evinde arama yapan jandarma, çok sayıda silahın yanı sıra dört adet cep telefonu buldu. Telefonları inceleyen ekipler, birinde Müge Anlı'nın programından bir görüntü buldu. Görüntüde Anlı, Şeker Köseoğlu adlı bir kadının esrarengiz bir şekilde öldürülmesini araştırıyordu.
Jandarma; telefonda bulduğu bu görüntüden gözaltına alınan zanlının, Köseoğlu'nun öldürülmesi olayı ile ilgisinin olabileceğini düşünüp soruşturmayı bu yönde genişletti.
Önce Şeker Köseoğlu'nun oğlu Recai Köseoğlu'na ulaşan ekipler, zanlının evinde bulunanları gösterdi.
Recai Bey, zanlının evindeki bir buzağı ve bir tüfeğin annesine ait olduğunu teşhis etti. Bu teşhisin ardından olaylar çorap söküğü gibi çözüldü.' Hemen söylemeliyim ki, programın başarısında Müge ve ekibinin iş birliği yaptığı emniyet güçlerimizin titiz ve fedakar çalışmaları büyük etken. Ama görüyor ve hissediyorum ki, suçlular nezdinde Müge Anlı başlı başına bir 'caydırıcı güç' haline gelmiş.
Eminim, suç potansiyeli taşıyan kişiler, kafalarındaki planı hayata geçirmeden önce emniyet ve adalet güçlerinin yanı sıra 'Acaba Müge'ye yakalanır mıyım?' diye de düşünüyorlar.
Tavsiyem; tıpkı 'Sus' işareti yapan meşhur hemşire fotoğrafı gibi, Müge'nin parmak salladığı bir portresinin karakollara ve kamuya açık alanlara asılması...