Yani aslında bütün kabahat Demet Evgar'ın canım... Kendin gibi olmak, bedeninle barışık takılmak, filtre kullanmaya gerek görmemek ne demek! Bu ne hadsizlik eyyyyy ve de heeeeyyyy Demet Evgar!
Bizimla deyılsın, out'sun, düzenimizi bozamazsın, demodesin! Yahu sen kendini ne zannedersin?
Konuyu bilmeyenler için hemen anlatıyorum: Geçen hafta vizyona giren, Gülse Birsel'in yazdığı 'Aile Arasında' filminin başrolünde oynayan Demet Evgar, galada çektirdiği fotoğrafı sosyal medyada paylaşmış. Yeşil straplez elbisesi, kızıl saçları ve cool bakışlarıyla nefis! Zaten Demet Evgar her haliyle nefis; akıllı, komik, güzel, seksi, eğlenceli, yetenekli...
Peki sonra ne olmuş? Elbisenin tasarımcısı Cengiz Abazoğlu, Instagram'da Evgar'ın aynı pozunu paylaşmış ve fotoğraftaki Demet Evgar, 'şimdi gel de gör beni bambaşka biri' olmuş! Sanırsınız karton karakter 'Jessica Rabbit'! Beli yarı yarıya ince, bacaklar uzatılmış, elbiseye ütü çekilmiş.
Yani benim bildiğim bu işin tabiatı şöyledir; elbiseyi giyen kişi, kendine binbir fotoşop çeker. Ancak burada sanatçımız, neyse o halini sevip işleme gerek duymazken, elbisenin tasarımcısı, üstelik Demet Evgar gibi bir kadını düzeltmeye ihtiyaç duyuyor (Hakaret mi, büyük hakaret!)
'NE VAR Kİ BİRAZ İNCELMİŞ'
Al sana fotoşok! Peki Cengiz Abazoğlu ne demek istiyor?
'Demet Evgar da olsan, günümüz standartlarında yeterince güzel değilsin' mi?
'Çöp gibi olmazsan elbiseme layık değilsin' mi?
Ya da 'Kim takar Demet Evgar'ı! Ben elbisemin havasına, sunumuna bakarım şekerim' mi?
Sormuşlar Cengiz Abazoğlu'na, "Bu fotoşopa neden ihtiyaç duydunuz?" diye.
Ekibinin fotoğrafı düzeltip paylaştığını, orijinal fotoğrafın ters ışık kurbanı olduğunu, elbisenin ve Demet Evgar'ın güzel çıkmadığını, kendi sayfasının aslında iş dergisi gibi olduğunu söylemiş Abazoğlu... Ve bu patırtıyı anlamamış; "Ne var ki; biraz uzamış, incelmiş, elbise de ütülenmiş" demiş.
"Hem sokağa makyajsız çıkmayan kadın gibi, sosyal medyada fotoşop yapmayan var mı?" diye sorup konuyu kapatmış.
MEMNUN DEĞİLİZ
Cevap veriyorum; neredeyse yok! Instagram'da gördüğüm kadınların yüzde 90'ını sokakta tanıyamıyorum. Sonra ben, tanımayan gerzek durumuna düşüyorum. Yahu hatunların Instagram fotoğraflarına bakarsanız; ciltler bebek, bedenler 36, bacaklar sütun, kalçalar yuvarlak, saçlar ışıl... Fotoşoptan göz gözü görmüyor!
Dön gerçek hayata; bedenler 40, ciltler kırış kırış ya da botoks ve dolgu kurbanı, tanımama imkan ihtimal yok. Herkes sosyal medyadaki halinin karikatürü misali.
Ve işin en garibi, herkes bu sanal versiyonuna aşık.
Filtresizliği seçmek gereksiz bir cüret ve çevreye huzursuzluk veren bir seçim.
Saplantı net: Daha ince, daha genç, daha kusursuz ve daha ulaşılmaz olmak.
Olmasan da, öyleymiş gibi yapmak.
Sonuç: Mutsuzluktan kırım kırım kırılmak. Baştan kaybettiğinin farkına varmadığın o savaşta 'beğeni' toplamak için mücadele etmek...
Cengiz Abazoğlu'na kızmadan önce; ünlüleri fotoşoplarla uzaylıya çeviren moda dergilerini niye bayılarak okuduğumuzu, sosyal medya hesaplarımıza fotoğraf koyacağız diye nasıl filtre manyağına döndüğümüzü, üç kilo fazlamız var diye o partiye niçin gidemediğimizi, içimizde yaşanan çikolatalı kek-skinny jean kavgasını ve asla kendimizden memnun olmayışımızı konuşmakta fayda var.
NOT SORU: Demet Evgar, olaydan sonra Instagram hesabındaki fotoşopsuz fotoğrafını silmiş. İyi de neden?