CHP'ye yakınlığıyla bilinen avukat Feyza Altun, Twitter'da "AKP'li herkesten nefret ediyorum ya, tahammülüm yok" diye paylaşım yaptı. Tepki görünce de paylaşımını sildi.
Silince fikri değişti mi ki? Silmese de olurmuş! Altun gibiler kutuplaşmadan şikâyetçi olur ama kutuplaşmanın daniskasını yaparlar.
Aslında Altun'un tweet'i kutuplaşmadan da beter tam bir nefret söylemi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da son dönemde sert, kutuplaştırıcı söylemlerde bulunuyor. Kılıçdaroğlu bu yaklaşımının Kemalist-sol çizgi dışındaki seçmen tabanında rahatsızlık yaratacağını bilmiyor mu? Elbette biliyor ama kendi seçmenine Cumhurbaşkanı adaylığını benimsetmek için dilini gittikçe sivriltiyor.
İNANDIRICI OLMUYOR
Feyza Altun nefret söylemli paylaşımıyla sosyal medyada istediği ilgiyi çekti, etkileşimini artırdı.
Feyza'nın tweet'ine içten içe "Aferin kadına" diyenler, Kılıçdaroğlu'nun sert kutuplaştırıcı açıklamalarına da bayılıyor.
Altun ve Kılıçdaroğlu'nun ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı açıklamaları onları sınıf başkanı yapar ama okulun müdürü yapmaz! CHP'ye yıllardır seçim kaybettiren de; kendisinden olmayanı 'koyun', 'bidon kafa' gören zihniyet zaten.
CHP'liler seçime yakın toplumun her kesimine seslenen birleştirici açıklamalar yapıyorlar ama inandırıcı olmuyor! Çünkü söylediklerine kendileri de inanmıyor, halk hiç inanmıyor.
***
ÇALMIŞ AMA ÇALIŞMIŞ!
İstanbul Beylikdüzü'nde müşterisi olduğu taksiyi çalan Adülsamet K.'nın üç gün boyunca taksicilik yaptığı tespit edildi.
Uyuşturucu madde ticareti, hırsızlık, kasten ve taksirli yaralama gibi 46 ayrı suçtan poliste kaydı bulunan Adülsamet K., 11 ayrı olay ile ilgili de aranıyormuş.
Olayın iyi tarafından bakarsak çalmış ama çalışmış, en azından taksicilik yapmış!
Trafiğin yoğun olduğu saatlerde çalışmayan, yolcu beğenmeyen şoförler varken, hırsızın üç gün taksicilik yapması Robin Hoodvari bir eylem.
Bence Adülsamet K.'nın acil paraya ihtiyacı vardı. Yolcu ayırımı yapmadığı, kısa mesafe yolcu aldığı için dikkat çekip, yakalanmış bile olabilir.
***
SQUID GAME TEHLİKESİ
Yedi yaşındaki kızım tabletten oyun oynarken "Baba sutuk game diye bir oyun çıktı, oynayayım mı?" dedi. Tablete baktım, kızımın yaşına ve cinsiyetine uygun diye indirdiğimiz oyun, ona +18 yaş sınırı olan 'Squid Game' dizisindeki oyunların benzerini sunan bir oyunu tavsiye etmiş.
Hâlbuki tabletteki Play Store'a yaş sınırı koymuştuk.
İstediğiniz önlemi alın internet bir şekilde çocuklarınıza zararlı içerik sunuyor aman dikkat!
***
KULAK ÇEKTİĞİ İÇİN ÖĞRETMENE TEŞEKKÜR EDEN VELİ
Twitter'da 'Öğretmenler Sayfası' adlı bir hesapta görselde gördüğünüz WhatsApp mesajı 'İdeal veli' notuyla paylaşıldı. Veli, oğlunun kulağını çeken öğretmene teşekkür etmiş, öğretmen de veliye...
'Öğretmenler sayfası' adlı hesabın öğretmenlerle alakası olmayabilir, takipçi kazanma odaklı olabilir. Eğer öyleyse Milli Eğitim Bakanlığı bu ve benzeri hesaplar hakkında suç duyurusunda bulunmalı.
Mesajda dikkatimi çeken velinin, öğrencinin potansiyelinin baskı altında ortaya çıktığına inanmasıydı. Bizim kuşak okulda öğretmenden dayak yediğini söyleyince "Ne yaptın da öğretmeni kızdırdın?" diye karşılık görür, bir de evde dayak yerdi. Öğretmen gelmeyince sınıf başkanı konuşanları kara tahtaya yazar.
Müdür de adı yazılanları sıra dayağından geçirirdi. Çok dayak yedik, çok!
Baskı ortamında öğrencinin potansiyeli ortaya çıkmaz, aksine çocuk depresyona girer! Aşırı disiplin yüzünden bizim kuşak özgüven yoksunu yetişti.
Şimdilerde ise öğrencilerde içi boş bir özgüven patlaması var. Bazı öğrenciler öğretmenden korkmuyor, saygı göstermiyor.
Haberlerde okuyoruz, sosyal medyaya düşen videolardan görüyoruz; öğretmenine dayak atıyor, bıçaklayan bile var.
Elbette öğretmene yönelik şiddet vakaları istisna ama çoğu okullarda disiplin ortamının olmadığı bir gerçek. Her şekilde sınıf geçildiği için en basit matematik problemlerini çözemeyen, okuduğunu anlamayan çocuklar var.
Sınıfta disiplini bozan öğrenciye karşı öğretmen inisiyatif almaya çalışırsa, öfkesini kontrol edemezse hemen soruşturma açılıyor.
Elbette dayağı, hakareti kimse savunamaz ama okullarda disiplinin ve öğretmenlere saygının azaldığını da kabul edelim. Huzuru bozan öğrenciler ders çalışmak isteyen öğrencilerin de verimini düşürüyor.
Hayat standardı zaten düşük olan öğretmenin sınıftaki otoritesi ve saygısı da azalınca eğitimin kalitesi de düşürüyor. Öğrenciye pozitif anlamda fayda sağlayacak, eğitim kalitesini artıracak bir öğretmen otoritesine ihtiyaç var. Bunu sağlamak için de disiplin cezaları artırılmalı.
***
LİGİN KALİTESİ NASIL ARTAR?
Süper Lig maçlarında ikili mücadeleyi kaybedenin hemen tekmeyi basmalarını, yalandan yerde yatmalarını, hakeme itirazlarını görünce futboldan soğuyor insan.
Tempo desen çok düşük. Teknik kapasitesi yüksek oyuncular transfer ediliyor ama sertliğe dayalı futbol anlayışı güzel oyuna fırsat tanımıyor.
Anadolu takımlarındaki teknik direktörlerinin tek hedefi kümede kalmak, dört büyüklerde de "Üç puanı alalım da nasıl alırsak alalım" düşüncesi hakim olunca, oyunun kalitesi düşüyor. Hıncal Abi "Sahtekârlar ligi" diye boşuna yazmıyor!
Futbolseverler bu gerçekleri görüyor.
Eskiden maç yayınları bu kadar gelişmiş değildi. Şimdi dünyadaki tüm maçlar cep telefonunuzda! Süper Lig'den sıkılan, İngiltere ve Fransa'daki maçları takip ediyor. Taraftarlık bağı da olmasa Süper Lig'i izleyen olmaz.
Futbolcusunu sahtekârlığa alıştıran, sert futbolla ligde kalmayı hedefleyen teknik direktörler belli. Sırayla takım değiştiriyorlar! Bu vasat teknik direktör havuzu tamamen değişmeli. Sert-sahtekâr futbola prim veren hakemlerle de yollar ayrılmalı! Taraftar, TFF ve yayıncı kuruluş, pozitif futbol istemekle kalmamalı, takımları değişime zorlamalı!
***
ALTYAZI
'Senin için mücadele etmeyen insan, sadece gitmeni bekliyordur.' (Supernatural)