10 yaşındaki kızının yanında eski eşi tarafından vahşice öldürülmüştü Emine Bulut.
"Ben ölmek istemiyorum" feryadı ölmeden önceki son sözleri oldu.
O artık kadın cinayetlerinin sembol isimlerinden biri. İkinci duruşması da geçtiğimiz günlerde yapıldı Emine Bulut'un. Duruşmayı çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri yakından takip etti. Bu derneklerden biri de KADEM'di.
Duruşma günü manevi destek sağlamak amacıyla orada bulunan KADEM üyeleri çirkin bir saldırıya da maruz kaldı. Saldırıyı gerçekleştirenlerin kadın olması da ayrıca dikkat çekici. Ben de hem bu saldırıyı hem de Fedai Varan'a verilen cezayı konuşmak üzere KADEM Hukuk Komisyonu üyesi Pınar Hacıbektaşoğlu'nu aradım.
Basın açıklaması yaparken saldırıya uğradıklarını söyleyen Hacıbektaşoğlu, "Bunu yapanların da hukukçu kimliğine sahip başka kadın derneklerinin üyelerinin olması son derece üzücü" dedi. Şiddetin kınandığı, lanetlendiği böyle bir ortamda yaşanan bu çirkin saldırının kabul edilemez olduğunu belirten Hacıbektaşoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
'FİZİKSEL ŞİDDET UYGULANDI'
'Kadına şiddet en büyük yaramız ülke olarak. KADEM olarak bu sorunla elimizden geldiğince mücadele ediyoruz.
Birçok kadın davasını yakından takip ediyoruz.
Kadınların kimliğine bakmadan bu hassasiyeti gösteriyoruz. O gün de Emine Bulut davasına yönelik açıklama yaparken, üstelik kameralar açıkken bir grup kadın üstümüze yürüdü ve fiziksel şiddet uyguladı.
Ardından da 'AK Parti'yi destekliyorsunuz. AK Parti ve siz kadın haklarını savunamazsınız.
Siz olmazsanız bu ülkede kadın sorunu da olmaz. Gidin buradan' gibi cümlelerle sözel saldırıda bulundular. İşin acı tarafı da, bunu yapan dernek üyelerinin kendini 'feminist' olarak tanımlaması ve kendi gibi düşünmeyen diğer kadınlara şiddet göstermesi oldu. Şiddetin ne ideolojisi, ne coğrafyası var.
Bugün ülkemizde kıyafet tercihi ne olursa olsun her kesimden kadın şiddete maruz kalıyor.
Bu bizim ortak sorunumuz.
Böyle önemli bir konuda bile ideolojik körlük içinde davrananları kamuoyunun vicdanına havale ediyoruz. Ve onları yaptıkları bu çirkin saldırının utancı ile baş başa bırakıyoruz.' Sanık Fedai Varan'a verilen cezayı da değerlendiren Hacıbektaşoğlu şunları söyledi:
"Türk Ceza Kanunu'nda her suçun karşılığında verilen cezaları yeterli bulan bir hukukçuyum. Bizim sorunumuz, verilen cezaların 'iyi hal', 'af' gibi uygulamalarla sonradan indirime gitmesidir aslında. Böyle uygulamalar da toplumdaki hukuka olan inancın zedelenmesine yol açıyor. Özellikle de şiddet, tecavüz gibi davalarda ne ceza çıkıyorsa bu aynen uygulanmalıdır. Yani adam 25 yıl ceza alıp sonradan indirimlerle 5 yıl yatıp çıkmamalı.
Bu davada da Fedai Varan müebbet hapis cezası aldı. Mahkeme 81'inci maddeye göre, yani 'kasten öldürme' suçundan verdi bu cezayı. İndirime gitmedi. Ancak bir hukukçu olarak ben Varan'a 82'nci maddeden, yani ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesini bekliyordum.
Çünkü kasten yani planlamadan değil, planlayarak öldürdü eski eşini Varan.
Eğer ağırlaştırılmış verilirse af veya diğer hallerde cezası indirime gitmiyor. Bu noktada verilen cezaya itirazım var açıkçası. Zaten Bulut Ailesi'nin avukatı da itiraz etti cezaya. Bu itirazı da son derece haklı buluyorum. Bu davada mahkemenin hızlı bir yargılama ile indirime gitmeden ceza vermesi umarım diğer davalara da örnek olur. KADEM olarak kamuoyuna yansıyan veya yansımayan birçok kadın davasını yakından takip ediyoruz ve edeceğiz.
Bizim için önemli olan kadın haklarının savunulması ve şiddet görenlerin yanında olmaktır. KADEM olarak hiçbir saldırı bizi bu amacımızdan alıkoyamaz."