'Çakallarla Dans' serisinin dördüncü filmi, yoluna tüm hızıyla devam ediyor. Yaklaşık 1.5 milyon izleyiciye ulaşarak 2016'nın en çok izlenen filmlerinden olan yapımın yönetmeni Murat Şeker ve başrol oyuncularından İlker Ayrık'la konuştuk...
Filmi yaklaşık 1.5 milyon kişi izledi. Ne düşünüyorsunuz?
MURAT ŞEKER: Memnunuz. Bu yıl çok Türk filmi var. Seyirci sayısı aynı, film alternatifi çok. Vizyon da sıkıştı. Nisan'da 'Deliormanlı'yla boyumuzun ölçüsünü aldık. "Farklı film yapalım" dedik, gişemiz de farklı oldu.
İLKER AYRIK: Bu filmin daha fazla izlenmiş olması gerekiyordu bence. 'Görümce' ve 'Sen Benim Her Şeyimsin' gelince izleyici sayısı düştü. Sosyal ve politik olaylar sebebiyle de ilgi dağıldı. 'Dağ' diye bir film sürpriz yaptı.
HARCAMAYI BİLMİYORLAR
Seyirci bu filmdeki adamlara neden gülüyor sizce?
İ.A.: Oradaki dostluk, altta kalmışlık; memleketçe ortak alfabemiz. Özgüvenimizin olmaması, hep yırtmaya çalışmak, çalıştıkça batmak... Sabır gösterirsin, zahmete girersin ve rahmeti alırsın. Artık öyle değil. 'Çakallarla Dans'ın zeminindeki sosyal hikayede bu yırtmaya çalışan ama batan adamları görünce 'Ben olsam öyle olmaz' diye gülüyor seyirci.
Yıllardır zengin olma hayali kuran kafadarların bu filmde kısa bir süre de olsa zengin olduklarını görüyoruz. Bu hayalleri neden kısa sürüyor?
M.Ş.: Bu konuda eleştirildiğimizi görüyorum. Parayı kullansan ne olacak? Zaten kullanamıyorsun. Oralarda karakterler antipatik oldu. Seyirci de soğuyor orada. İlk defa böyle bir topa girdik. Çok paranın adamı bozacağını göstermek istedik.
İ.A: Meblağ önemli değil, para harcamayı bilmek de bir kültür. Adamların dünyaları küçük.
İlk filmden bu yana ne değişti hayatınızda?
M.Ş: 2010'da ilk 'Çakallar'ı çekerken, 'Kim var filmde?' diye soruyorlardı. "Geniş Aile'deki 'Mürsel' var ya, İlker Ayrık... 'Avrupa Yakası'nda da oynayan 'Akasya Durağı'ndaki bıyıklı çocuk vardı, neydi adı; hah, Timur Acar. Okan Bayülgen'de çıkan bir adam vardı, Murat Akkoyunlu... Şevket Çoruh zaten biliniyordu. Bir de Didem diye bir kız keşfettik" diye anlatıyordum. Şimdi hepsinin geldiği yer ortada.
Bu filmdeki herkes bir anlamda ünlü oldu. Nasıl anladınız ünlü olduğunuzu?
İ.A: Biz kendi içimizde meşhur olmuyoruz. Mesela ben anneme meşhur değilim. Bizim dışımızda gelişen bir şey. Filmin popülerliği de etkili oldu tabi. Çünkü 'Çakallarla Dans' kabare tiyatrosu gibi, sekiz yılda ana kadrosunu kaybetmeyen tek film.
FESTİVALLERİN EN BÜYÜK FİNANSÖRÜ ŞAHAN'DIR
Film dünyasında da var mı çakallık sizce?
M.Ş.: Olmaz mı! Şimdi amaç; ödül almak. Mesleği yanlış anlamış bir jenerasyon geliyor. 300 kişinin seyredeceği film yapmanın mantığı nedir? Bu elitizm Türk sinemasında ciddi bir ur. Sadece çekenlerde değil, sistemde de sorun var. Festivaller halktan uzaklaştı.
Halkın seyretmediği filmleri göklere çıkaran yazarlar, bunlara ödül dağıtan sinema komiteleri türedi. Bu paralar nereden geliyor? Gökten inmiyor herhalde.
Kültür Bakanlığı'ndan geliyor...
M.Ş.: Oraya da bizim çektiğimiz filmlerden kesilen Kültür Bakanlığı Payı'yla geliyor. Orada toplanan paralar, filmlere destek diye dağıtılıyor. Bir festivalde "Şahan Gökbakar'ı çağırdınız mı? Kendisi rekortmen olur. Kültür Bakanlığı'na en çok para kazandıran kendisidir" dedim, "Hiç öyle düşünmemiştik" dediler. Festivallerin en büyük finansörü Şahan Gökbakar.