Daha dizi yayınlanmadan "Fatmagül'ün değil, Türk halkının suçu ne? Tecavüzün dizisi mi olur?" diye sordum. Yayına başladığında ise bu dizinin tecavüzü meşrulaştırdığını yazdım. "Maksatlı yazıyorsun" dediklerinde, psikologların görüşlerinden alıntılar yaptım. "Fatmagül'ün donu satılıyor pazarda, utanmıyor musunuz?" diye sordum. Birçok köşe yazarı yazdı, televizyonda uzmanlar defalarca tartıştı. Hatta bir ara "Zararın neresinden dönülürse kârdır. Bari dizinin reklam aralarında ya da sonunda "Tecavüz kaderin değil, susma" gibi tecavüz mağdurlarına destek olan spotlar yayınlayın! Sivil toplum örgütleriyle birlik olun! Beren Saat'in tecavüz mağdurlarına destek olacağı organizasyonlar düzenleyin!" dedim ama nafile. Vakti zamanında öyle bir RTÜK yasası hazırlatmışlar ki, sadece uyarı alıp tecavüzden sonuna kadar nemalandılar!
AVRUPA DİZİDEN KORKTU
Peki, sonunda ne oldu? Kanal D, reytinglerde birinci çıkarken, ülkece rezil olduk. Yanlış okumadınız, rezil olduk! Ajansların geçtiği haberi okudunuz mu? Avrupa Parlamentosu'nun Avusturyalı Üyesi Andreas Mölzer, AB Komisyonu'nun yanıtlaması istemiyle Avrupa Parlamentosu Başkanlığı'na verdiği yazılı soru önergesinde aynen şu ifadelere yer verdi: "Türkiye'de televizyon izleyicilerinin üçte biri 'Fatmagül'ün Suçu Ne?' adlı tecavüz dizisini takip ediyor. Türk televizyon yayıncıları gece-gündüz erkekler tarafından dövülen, yatağa bağlanan ya da tecavüz edilen şiddet sahnelerini yayınlıyor. Bu programlar sadece şaşılacak derecede yüksek izlenilirlik rakamlarına ulaşmıyor, reklamcılar da bu bağımlılıktan (örneğin Fatmagül temalı iç çamaşırlarla) yararlanıyor. 'Fatmagül'ün Suçu Ne?' isimli dizi, günümüzde uydular sayesinde (Türksat 3A ve Eutelsat W3A) Avrupa'daki hane halkları tarafından da izlenebiliyor..." Gelelim önergenin en önemli bölümü olan sorulara... Mölzer, tecavüzü meşrulaştırdığı gerekçesiyle 'Fatmagül'ün Suçu Ne?' gibi dizileri ve tecavüz vakalarını protesto eden Türk kadın örgütlerine AB Komisyonu'nun destek olup olmayacağını sormuş. En can alıcı soru ise şu: "Komisyon, konuyu AB düzeyinde yani eğer uygunsa, ulusal düzeyde Türk tecavüz yayınlarının AB'de evlere girmesini engelleyebilecek önlemler alabilir mi?"
BRAVO KANAL D!
Bakar mısınız, bir dizinin başımıza açtıklarına! Adamlar, 'Fatmagül'ün Avrupa'daki aileler için bile tehdit oluşturduğunu ve önlem alınması gerektiğini söylüyor. Hatta bizimkilerin yapmadığını yapmaya, AB Komisyonu'nu Türk kadın örgütlerini desteklemeye çağırıyor. Daha ne diyeyim? Bravo Kanal D! Reyting uğruna rezil ettiniz bizleri... En kötüsü de televizyon yayıncılığı literatürüne 'Türk tecavüz yayınları' diye bir kavram kazandırdılar. Bu tanım, Google'a girdi artık. Atıyorum, Amerikalı bir öğrenci 'Rape and TV' (Tecavüz ve TV) yazdığında direkt karşısına 'Türk tecavüz yayınları' yani, 'Fatmagül' çıkacak. "Vay be, ne ülkeler var dünyada" diyecek. Var mı bundan daha rezil bir durum? Hâlâ bu diziyi yayınlamakta ısrarlı mısınız?