Ezel dizisinde
Ömer (Ezel) ile annesinin yer aldıkları sahneleri adeta büyülenmiş gibi izliyorum. Görme engelli annenin, evladını gönül gözüyle nasıl gördüğünü anlatan diyaloglara ise bayılıyorum. Son bölümde yine böyle bir sahne vardı. Annesi, estetik operasyonla yüzü değişen
Ömer'i okşamak istedi.
Ömer, karşı çıktı:
"Yapma anne, senin bildiğin yüz değil artık o..." Anne ısrar etti:
"Olsun, içinden sen bakıyorsun ya, o yeter bana..." Bir roman dolusu duyguyu bir cümleye sığdırmak bu olsa gerek... Hazır söz
"Ezel"den açılmışken, haftalardır kafamı kurcalayan soruyu da sorayım. Malum,
Cengiz ve
Ali, servetlerini bir kumarhane soygununa borçlular. Kumar işinden pek anlamam ama bir kumarhanenin bir gecelik hasılatıyla
Kıbrıs'ın en güzel yerinde beş yıldızlı otel inşa etmek mümkün müdür acaba?