Geçtiğimiz günlerde Fazıl Say'ın eşi Ece Dağıstan'ın "Biz sevgililiğe devam ediyoruz. Evlerimizi bile birleştirmedik" açıklaması çok konuşuldu, çok da eleştiri aldı. Dağıstan gelen tepkilere çok sinirlenmiş olacak ki, sert bir cevap metni yayınladı. Öncelikle şunu söyleyeyim, Say ve eşinin evlilik yaşamı onları bağlar ama kamuoyu önünde özel yaşamına dair 'gönüllü' olarak açıklama yaparsan sonuçlarını da göze almalısın. Yani böyle 'sıra dışı' bir açıklama yaptıktan sonra evlilik kurumuna bakışınızı eleştirenler olunca da kızmayacaksın.
Dağıstan'ın cevap niteliğinde yayınladığı metni okuyunca hem şaşırdım, hem de üzüldüm. Onun gibi kültürlü, okumuş, zarif bir kadından kendini eleştirenlere yönelik suçlayıcı ve aşağılayıcı ifadeler kullanması beklemezdim. "3 evlilik yapmış, sayısız ilişki yaşamış" ifadesinden tutun da "Bu tipler kadının kendi ayakları üzerinde duruyor olmasına, kadının kendi yaşam stilini biçimlendirmesine zaten karşılar çünkü kendilerine yakıştıramıyorlar" gibi saldırganca ifadelerle kendini savunmaya çalışmış ama olmamış işte... Keşke hiç cevap vermeseydi... Yaşadığımız toplumun evlilik kurumuna atfettiği değer ortada, böyle 'marjinal' açıklamalara da toplumsal geri dönüş olacağını bilerek bunlara göğüs germek gerekiyor. Bu tepkilere çok daha sert bir üslupla cevap vermek, bu konunun gündemde daha fazla kalmasını sağlar ki, öyle de oldu.
'SAĞLIKLI ÇOCUKLAR İÇİN ÇİFTLER AYNI EVDE YAŞAMALI'
Hazır bu konu gündeme gelmişken, ben de Uzman Psikolog Esra Ezmeci'ye "Evli çiftlerin ayrı evlerde yaşaması evlilik kurumunu nasıl etkiler?" diye sordum. "Evlilik aynı çatı altında bir araya gelmek, ortak alanda buluşmaktır" diyen Ezmeci, çiftlerin aynı ev içinde yaşayabilme becerisinin evlilik için en önemli nokta olduğunu söyledi. Eşlerin kendine ait alanlarının olmasının sağlıklı evlilik için gerekli olduğunu dile getiren Ezmeci, sözlerine şöyle devam etti: "Kitaplarımda da sürekli anlattığım bir şey var; ortak alanı çoğaltmak evlilikleri güçlendirir.
Eşleri birbirine daha çok bağlar. Tabii ki çiftler ayrı ayrı arkadaş gruplarıyla görüşebilir, vakit geçirebilir. Ancak bunun mutlaka bir sınırı da olmalı. Ayrı ayrı evlerde yaşayarak evlilik sürdüren çiftler, açıkçası çok karşılaştığımız bir durum değil. Marjinal bir grup böyle yaşıyor toplumumuzda. Özellikle çocuğu olan çiftlerin böyle yaşaması doğru değil. Çocuğun aile ortamını, ortak paylaşılan alanları, ebeveynlerin ortak faaliyetlerini görmesi gerekiyor. Onları rol model alabilmesi için de anne-babanın aynı çatı altında yaşaması çok önemli. Ayrıca, çocuklar çevresinde evlilik kurumunu 'aynı evde, birlikte yaşamak' olarak göreceği için aynısını kendi ailesinde görmediği zaman kendini yabancılaşmış hisseder. Anne ve babasının ilişkisini de evlilik kurumunun dışında bir durum gibi görür. Ben psikolog olarak, sağlıklı çocuklar yetiştirmek için çiftlere kesinlikle aynı ortamda yaşamalarını tavsiye ediyorum."