Esra Erol'un sunduğu atv'nin sevilen gündüz kuşağı programında geçen hafta öyle bir olay yaşandı ki, izleyenler hayretten adeta küçük dillerini yuttular.
Programa katılan Şenol- Fatma Demiröz çifti, oğulları Hamit Demiröz'den bir yıldır haber alamadıklarını ve kendini doktor olarak tanıtan ve adının Nehir Taşkın olduğunu söyleyen, oğullarından yaşça büyük bu kadın tarafından kandırılarak alıkonulduğunu iddia etti.
Yayına gelen ihbarlarda, Nehir Taşkın olarak bilinen bu kadının gerçek isminin Aynur Yılmaz olduğu ortaya çıktı. Sonradan anlaşıldı ki, meğer o kadın, kocasını sevgilisinin ailesine kardeşim diye tanıştırmış.
Sevgilisini ise kocasına "Bir akrabam" diye tanıtmış. Birbirlerinden habersiz iki erkek, o kadınla birlikte aynı evde tam sekiz ay birlikte yaşamış.
Ama akıl uçuran olaylar bununla da sınırlı değildi. Yayına katıldığında 1984 doğumlu olduğunu ama nüfusa altı yıl geç kaydedildiğini, bu nedenle 1989 doğumlu sevgilisi Hamit Demiröz'den bir yaş küçük olduğunu söyleyen Aynur Yılmaz'ın aslında 45 yaşında olduğu anlaşıldı. İlk programda "Hiç evlenmedim, çocuğum yok" diyen kadının aslında iki evlilik yaptığı ve iki erkek çocuğunun bulunduğu da ortaya çıktı.
KARDEŞİ DE SUÇLADI
Programdaki dudak uçuklatan iddia ve itiraflar birbirini kovalarken, stüdyoya gelen Aynur Yılmaz'ın kardeşi Leyla ise "Ablamla konuşmuyorduk.
İki ay önce evime geldi.
Sevgilisi Hamit'i de bana babamızın ilk evliliğinden olan ağabeyimiz olarak tanıttı. Yıllar sonra ağabeyime kavuşmanın keyfini yaşamıştım.
Kalkıp elini öptüm.
Çocuklarım bile ona dayı diyordu" deyince izleyen herkesin ağzı bir kez daha açık kaldı. Leyla Hanım ayrıca, 17 ve 18 yaşlarındaki iki kızının Aynur Yılmaz tarafından Denizli'de bir müzikholde çalıştırılmak istendiğini ama kendisinin buna engel olduğunu da iddia etti.
Eminim, bunları okuduktan sonra artık siz de dizilerdeki hiçbir entrikaya "Bu kadar da olmaz" diyemeyeceksiniz.
Çünkü Aynur Yılmaz adındaki bu kadın Yalan Rüzgarı'nın feriştahını yazmış ve oynamış...
Otomobil alırken
National Geographic'deki belgeselde 'alırken kazanmanın' tüyoları veriliyordu. En çok ilgimi çeken ise ikinci el otomobil alırken dikkat edilmesi gereken bir ayrıntı oldu. Sunucu dedi ki: "Ben galeride ikinci el otomobil alırken genel kontrollerin ardından hemen gidip radyosunu açarım. Eğer kayıtlı kanallarda slow ya da klasik müzik varsa, aracın nispeten daha yaşlı ya da sakin biri tarafından kullanıldığını düşünürüm. Onlar da zaten araçlarına iyi bakan, koruyup kollayan, tedbirli insanlardır. Rock ya da metal dinleyenlerin otomobillerinden ise uzak dururum. Çünkü araçlarını sert ve hoyrat kullanırlar" dedi. Bana mantıklı geldi. İkinci el otomobil alırken motor, yürüyen ve kaportadan sonra radyoyu da kontrol etmeyi ihmal etmeyin.
Gaza gelmeyin
Televizyonda bir reklam dönüp duruyor. Tavsiye edilen ilaç kullanıldığında bağırsaklarda biriken gazı ortadan kaldırıyormuş. Dış ses diyor ki: "Şimdi rahatlamanız için sesi biraz yükseltiyorum." O sırada bir rock konseri, bir delgi makinesinin çalışması ve yoğun trafik gürültüsü ekrana taşınıyor. Dış ses devam ediyor: "Ya bizim önerdiğimiz ilacı kullanın ya da rahatlamak için gürültülü ortamları bekleyin..." Reklam, önemli bir gerçeğin altını çiziyor. Meğer gürültülü ortamlar sadece kulakları tehdit etmiyormuş. Acaba gürültülü ortamlarda kulak tıkacıyla birlikte gaz maskesi de kullanmak gerekir mi?
Gaf kürsüsü
Çapa'dan ambulans çalan hırsızın savunması dudak uçuklattı: "10 yıl ambulans şoförlüğü yapmıştım, nostalji olsun diye çaldım. Ayrıca gece ormanda ambulansın içinde uyumak da iyi geldi..."
Zap'tiye
Havladı diye kurt köpeğini, kiralık katil tutup üç kurşunla öldürtmüşler. Ben hakim olsam, mahkemede o katillerin savunmasını havlayarak yapmalarını şart koşardım.
Ne demiş?
"Aşkın gücü, ateşindendir evlat. Sonunda yanan da gider, yakan da..." (atv'nin dizisi Bir Zamanlar Çukurova'da Fekeli'nin sözü)