Atv'nin fenomen dizisi Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz bu sezonun da tozunu attırıyor. Başrol oyuncusu Oktay Kaynarca da MoonLife dergisine verdiği röportajda dizi setinin 'sihrinden' söz etti. İşte Eşkıya'nın yıllardır zirveden aşağı inmemesinin ilk ağızdan sebebi:
"Bizim setimizde asla anlaşmazlıklar olmaz. Bence bu tez konusu olmalı. Bir gün birisi dizi ekip çalışmasını tez olarak ele alırsa, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz setine gelip görmeleri lazım. Bizim setimizde; saygı, sevgi, özveri, anlayış, ekip ruhu hiç eksik olmadı. Biz bu ruhu ayakta tutabilmek için oyunculuğa verdiğimiz kadar emek veriyoruz. Mesela; sette teknik ekip çok çalışır, onlar çalışırken onlara moral vermek gerektiğine inanırız. Bizim setimizin başından beri en net kuralı başrol oyuncusu olsa bile setimizdeki çaycıya yüksek sesle konuşamaz. Bu ekip ruhunun bilincinden kaynaklanıyor. Bizim setimizde muhteşem bir samimiyet, arkadaşlık ve dostluk var."
Dergideki Oktay Kaynarca röportajının her satırı ayrı olay. Emeğe saygı adına sadece küçük bir bölümünü buraya taşıdım. Bu arada derginin sahibi Alper Alp'e de içten bir tebrik. 26 periyodik yayının baskı yapamadığı, çoğunun kapandığı bu pandemi döneminde inatla, ısrarla, cesaret ve şevkle dergicilik yapan Alp, bizim köşeden bir ödülü çoktan hak etti.
Dikkat çocuklar ekran başında!
RTÜK geçen hafta kanal yönetimlerine çok yerinde bir uyarıda bulundu. Tam kapanma döneminde tüm çocukların aileleriyle birlikte ekran başında olacaklarını hatırlatarak özellikle pandemi ile ilgili haber ve yorumlarda çocukları psikolojik travmaya yöneltecek yayınlardan kaçınılmasını istedi.
Peki ekranda çocukları etkileyecek olan sadece pandemi mi? Değil tabii. Şiddet üzerine inşa edilen haber bültenleri, bol kavgalı sözde tartışma programları, kan donduran reality şovlar, aldatmalı, entrikalı, dayaklı, öldürmeli diziler de bu dönemde kendine azıcık çeki düzen verse nasıl olur? Diğer taraftan, özellikle gündüz yayınlarında çocuklara yönelik haberler, programlar, diziler, filmler, yarışmalar veren kanal hem reyting pastasından aldığı dilimi kalınlaştırır hem de seyirci kitlesine gençleri katıp, geleceğine yatırım yapmış olur. Benden söylemesi...
Göz hakkı reyonu
Afyonkarahisar ve Bursa'da faaliyet gösteren bir market zincirinde harika bir uygulama başlatıldı. Onu Çekmeköy'deki bir manav izledi. "Göz Hakkı Reyonu." Marketin orta yerinde bir stand oluşturmuşlar. Ortasındaki sepetlere de çocukların en sevdiği ama fiyatları her bütçeye uygun olmayan meyveleri dizip, üzerine de bir afiş asmışlar. "Çocuklarımız için bedava... Göz hakkı olarak dilediklerini alabilirler."
Eminim bu uygulama kısa sürede yaygınlaşacaktır. Nereden mi biliyorum? Rahmetli annem ve babam bizim bahçedeki erik ve kayısılardan bir sepet doldurup, kapının önüne bırakırlardı. Gelip geçenin göz hakkı diye... Eski mahalledeki manav amcamız, çocuklar tezgahına yaklaştığında bilerek sırtını dönerdi, birkaç elma alıp tadına baksınlar diye... Osmanlı döneminde Akıncılar, fethettikleri yerlerde ağaçlardan kopardıkları meyvelerin yerine altın keseleri asardı. Böyle bir gelenekten gelenler için "Göz Hakkı Reyonu" ne ki?
Gaf kürsüsü
Kamu spotunda görevli "Huzur Mahallesi sakinleri, afet tatbikatımız başarıyla gerçekleştirilmiştir. Hepinizi tebrik ederim" diyor. Ama alt yazıda "Tekbir ederim" yazıyor.
Zap'tiye
Meksika'da 80 kişi 1300 dolara aşı yaptırmış. Ama aşı sahteymiş. İçinde kırışık giderici bir cilt serumu varmış. Öbür tarafa seramik gibi bir ciltle gidecekler yani...
Ne demiş?
"Evet, yandaş benim programım. Ben hep mağdurun, haksızlığa uğrayanın, ezilenin yanındayım." (Müge Anlı'nın Atv ekranındaki isyanı)