Hep söylüyorum ya, 'Eşkıya'da bir dakika sonra ne olacağını kimse bilemez. İşte diziyi 'fenomen' yapan da bu.
Ekran karşısında hepimiz bahtsız kaleci gibi olduk; sürekli ters köşeye yatıyor, şutun nereden gelip hangi köşeye takılacağını bir türlü bilemiyoruz.
Geçen hafta büyük bomba patlamış, kızının ölümüyle sonuçlanan 'Hızır Reis'e suikast eylemini, istihbaratın başındaki 'Nevzat'ın planladığı iddiası çarşıyı karıştırmıştı. Bu haftaki bölümün son kareleri ise herkesi şoke etti. 'Hızır'ın küçük oğlu 'Ömer', kan ter içinde titreyerek eve geldi, merdivenlere çöktü ve "Ben birini öldürdüm" dedi. Hem kare dondu, hem de ekran karşısındaki bizler... 'Ömer', günlerdir anne-babasını yeniden bir araya getirecek bir 'eylemin' planlarını yapıyordu.
Hatta bir ara otomobille kaza yapmayı bile düşünmüştü.
Peki 'Ömer' kimi öldürmüş olabilir?
'Nevzat'ı olabilir mi acaba?
Yoksa annesi ile babasının arasını açan 'Candan'ı mı? Ya da gencin bu sözleri, sadece dikkatleri üzerine odaklamak için yapılmış bir blöf mü? Aslında 'otomobille kaza yapma planı' bende bir şeyler çağrıştırıyor ama emin olamıyorum... Uzun zamandır bir sonraki bölümünü iple çektiğim bir dizi olmamıştı. Gel salı günü, geeel!
Ama bu haftaki 'Eşkıya'da burnumu ekrana yapıştırmama neden olan tek sahne bu değildi.
'Hızır' ile 'Meryem'in kaybettikleri kızları üzerine giriştikleri bir diyalog vardı ki, evlat acısının ne olduğunu (Allah kimselere yaşatmasın) yüreklere telkari gibi büke büke nakşetti. Uzun bir süre sonra evine dönen 'Hızır', karısı 'Meryem'i yatağın üzerinde, kaybettikleri kızlarının hatıra defterini okurken buldu.
Kapı aralığından bir süre onu izledi. O sahnede 'Meryem'i oynayan Deniz Çakır'ın oyunculuğuna bir kez daha hayran oldum. Aynı anda hem kahkahalarla gülüp, hem hıçkırıklara boğularak ağlıyordu.
Sadece bu sahne bile bu sene bütün En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini toplamasına yeterdi.
"Kızımın bu kadar komik olduğunu bilmiyordum" dedi kocasına.
Çift, hüzünle kucaklaştı.
Sevgiden ziyade, acıda buluşmak onları derinden etkilemişti.
'Meryem', ailesini korumak için boşanıp gitme kararı alan kocasının göğsüne başını dayayarak, "Bana birlikte ölmek için söz vermiştin" dedi. 'Hızır'ın gözleri çerçevedeki merhum kızının fotoğrafına kaydı: "Ben sözümü tuttum... Onun ölümüyle zaten birlikte öldük..." Öfff... Tüylerim hâlâ diken diken.