Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz tutkunları iki ay aradan sonra salı akşamı atv ekranlarında hasret giderdiler. Dizi yeni sezona müthiş bir bölümle merhaba derken, hem reyting listelerini hem de sosyal medyayı altüst etti.
Dizinin beni cezbeden en önemli yanı, sadece kurşunların vızıldadığı bir mafya dizisi olmak yerine 'Bu aleme karışanın canı fena yanar. Kılıçla yaşayan kılıçla ölür' mesajını son derece etkili ve dokunaklı bir şekilde izleyiciye vermesi. Mafyanın özenilecek bir şey olmadığı, bu yola çıkan kişilerin en sevdiklerinin ölümüne en başından razı olması gerektiği son derece dramatik sahnelerle anlatılıyor.
Eşkıya'da bugüne kadar evladını, eşini mafya hesaplaşmalarına kurban vermeyen tek bir karakter kalmadı. Son olarak Hızır Reis'in yeğeni Alparslan'ın kısa süre önce doğum yapan eşi Özlem de diğerleriyle aynı kaderi paylaşıp kocasının kolları arasında can verdi. Alparslan bir taraftan intikam almak için uğraşırken, bir yandan da eşini hatırlattığı için kızı Zeynep'i görmekten kaçındı. İçine kapanan, hayata küsen, evladını amcasına teslim edip intihara karar veren Alparslan'ın dramı, yeni sezonun ilk bölümünün merkezini oluşturdu.
Bu arada Alparslan'ı oynayan Yunus Emre Yıldırımer'in her bölümde oyunculuğunun üzerine biraz daha kattığını gözlemliyorum. Bir erkeğin duygusal çöküşü ne zamandır ekranlarda bu kadar sahici şekilde canlandırılmamıştı.
Velhasıl, salı gecelerimdeki Eşkıya ipoteği bu sezon da kalkmayacak gibi görünüyor.
Neredesiniz efendiler?
Neredeyse iki haftadır haber bültenlerinde aynı görüntüleri izleyip kahroluyorum. Sivas'ta ve Ağrı'da çocuklar EBA'dan yararlanmak için köylerinden çıkıp kilometrelerce yürüyerek tepelere çıkıyorlar. Sebebi, internetin ancak oralardan çekiyor olması.
Sözüm anlı şanlı GSM firmalarına: Hani bir zamanlar "Çekmeyen yeri gösterin, size şu kadar megabayt internet vereceğiz" filan diye reklam yapanlara... Her gün cebimize mesaj gönderip, "Bizi tercih ederseniz internette ışık hızına ulaşırsınız" filan diye sallayanlara...
Reklama ayıracağınız onca paranın binde biriyle o köylere birer baz istasyonu kursanız da şu çocuklar çile çekmekten kurtulsa diyorum. Reklamın 'iyisi' öyle olur.
Banka önü kuyruklarına dikkat!
Banka şubelerinin pandemi önlemi gereği müşterileri kapının dışında kuyruğa sokması ve içeriye kısıtlı sayıda kişi alması, önemli bir güvenlik zaafı yarattı. Son bir ay içinde benim haber bültenlerinde izlediğim en az üç 'banka önü gasp vakası' yaşandı. Belli ki hırsızlar, ellerinde para dolu çantalarıyla kuyrukta bekleyenleri avlamak için pusudalar. Buradan ilgililere sesleniyorum. Daha fazla gasp olayı yaşanmaması için önlem alınmalı. Bankaların içinde müşterilerin bekleyeceği bölümler mi oluşturulur, dışarıdaki kuyruk için özel güvenlik personeli mi görevlendirilir bilmem. Ama dışarıda kuyruk uygulaması daha pek çok kişinin canını yakacağa benziyor. Benden söylemesi...
Kim Jong-un'un askerleriyiz (!)
Ekranlara, etrafıma bakıp şaşırıyorum. Erkek saç modası hiçbir dönemde bu kadar 'tek tip' olmamıştı. Berberler 7'den 70'e herkesin saçını aynı model kesiyor. Şakaklar ve ense neredeyse kazınıyor, tepedeki saç uzun bırakılıyor.
En ünlü köşe yazarından, sokaktaki ayakkabı boyacısı çocuğa kadar herkes Kuzey Kore askeri gibi dolaşıyor. Yakında sıraya girip uygun adım yürüyerek "Kim Jong-un'un askerleriyiz" diye bağırmalarından korkuyorum!..
Gaf kürsüsü
Ermenistan ordusu, karargahlarının yerini gösteren haritayı yanlışlıkla sosyal medyada paylaşmasın mı!
Zap'tiye
Şov dünyasının ünlü kadınlarını tanımak için onlara birer çip takılmasını öneriyorum. Zira estetik müdahalelerle hepsi birbirine benzedi.
Ne demiş?
Pınar Altuğ, makyajsız fotoğrafını "Demek ki para her şeyin çözümü değilmiş" diye eleştiren takipçisine 'kapak' gibi bir cevap verdi: "Evet, mesela asla kalbi güzelleştirmiyor."