Geçen hafta atv'nin Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinde izlediklerimden yola çıkarak mafya âleminde evlat sahibi olmanın hasımlar tarafından sürekli istismar edilen bir 'zaaf' olduğunu yazmış, Eşkıya'nın sürekli bu konuyu işleyerek adeta 'Aman bu âlemden uzak durun' mesajı verdiğini söylemiştim. Bu hafta dizide gelişen olaylar, bu dramı tüm çıplaklığı ve hüznüyle bir kez daha ortaya koydu.
Hızır Reis'in masasındaki en güvendiği isimlerden biri olan Tufan'ın oğlu, kendilerine Sınırsızlar diyen bir çete tarafından rehin alınmış, karşılığında Tufan'ın Çakırbeyli Ailesi'ne ihanet ederek gizli silahların yerini söylemesi istenmişti. Tufan, evladının hayatını kurtarmak için bir anda kendini bir dizi ihanetin ve yalanın içinde buldu ama sonunda sıkıştı. Hızır Reis, ihanetini öğrendiği Tufan ile hesaplaşmak için onun evine geldi ve "Vuruşalım" dedi. Tufan, adeta intihar etmek üzere silahını Hızır'a doğrulttu ama araya giren öz evladı Orhan'ı vurdu. Evladının hayatı uğruna en yakın arkadaşına bile ihanet etmeyi göze alan Tufan, kendi kurşunuyla oğlunu öldürmüştü. Artık Hızır'ın ona vereceği bir ceza kalmamıştı. Çünkü Tufan, en büyük cezayı kendi eliyle kendine vermişti...
Hızır Reis, Şahin Ağa, Haşmet ve Feyyaz... Evlatlarını mafya raconuna kurban verdiler. O canların karşılığını hangi dünya malı karşılar? Bu Eşkıya artık bu dünyaya hükümdar olsa ne olur, olmasa ne olur...
'Keşke'leri 'İyi ki'lere çevirmek için geç değil
Bunu kanıtlayan, Antalyalı 85 yaşındaki Döndü Nine oldu. 1949 yılında evlendiğinde maddi imkansızlıklar yüzünden düğün yapamamış, gelinlik giyememişti. Döndü Metin, bir gün torunu Tülay ile sohbet ederken içindeki ukdeyi açıkladı. Ölmeden gelinlik giymek istiyordu. Torunu hemen harekete geçti. Bir gelinlik sipariş etti, düğün salonu ayarladı ve tüm akrabaları, tanıdıkları oraya toplayıp Döndü Nine'nin 70 yıllık hayalini gerçekleştirdi.
Haberlerde gelinliğiyle pistin tozunu attıran Döndü Nine'yi nasıl keyifle izledim bilemezsiniz. Ondan feyz alıp 'Ölmeden yapılacaklar listemi' bir kez daha gözden geçirdim. Size de tavsiye ederim. Çünkü bir ömrün sonuna yaklaşırken yüreğin dibine çöken en ağır tortu, 'keşke'lerdir. Onları 'İyi ki'lere çevirmek için hiçbir yaş geç değildir... Yaşşa Döndü Nine...
Okullara doktor şart
Olacak şey mi? Ama oldu işte... Ankara'da Şehit Ahmet Kabukçu İlkokulu'nda teneffüs sırasında aldığı çikolata ambalajının kapağı boğazına kaçan 7 yaşındaki Mert Yağız Köksal boğularak öldü. Haber bültenlerinde büyük bir üzüntüyle izledim. İnsan empati yapmadan duramıyor. Allah kimseyi evlat acısıyla imtihan etmesin.
Bu olayın verdiği önemli bir ders var. Okullardaki kaza, yaralanma ve ölüm olayları giderek artıyor. Bunda kalabalık sınıflar yüzünden kontrolün sağlanamaması büyük etken. Öğretmenler ve güvenlik personeli bu 'artan nüfus' karşısında yetersiz kalıyor belli ki.
Diğer taraftan öğrenci sayısı yüksek okullarda özellikle ilk yardım konusunda uzman doktor ya da eğitimli personel bulundurulması 'zorunlu' hale getirilmeli. Belki de o okulda böyle biri bulundurulsaydı, minik Mert şimdi hayatta olacaktı.
Son bir not daha: İddialara göre bu olay, o okuldaki üçüncü ölümlü vaka imiş. Belli ki bir yerlerde yanlış giden bir şeyler var. İvedilikle ve incelikle araştırılmaya muhtaç bir konu olduğunu düşünüyorum. Zira o evlatlar kolay yetişmiyor...
Gaf kürsüsü
Kim Milyoner Olmak İster? yarışmacısı, "Umarım ilk sorularda elenmem de caps'lerim yapılmaz" diyerek başladı. Ancak "Belli bir konuda bilgi, deneyim ve becerisi çok olan kimse, uzman" şeklindeki soruya "Kompetan" yerine "Kalender" yanıtını verince erkenden elendi.
Zap'tiye
Helal olsun termik santrallerin bacasına filtre takılması için ek süreyi veto eden Cumhurbaşkanımıza... Bu kadar sürede peri bacalarına bile filtre takılırdı yahu!
Ne demiş?
"Şaşırdım ama şaşırdığıma şaşırmadım. Zaten şaşırmayı bekliyordum..." (MasterChef yarışmacısı Rıfat'ın beyin yakan sözleri)