atv'nin kısa sürede fenomen haline gelen dizisi Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, salı akşamlarının tek hükümdarı oldu. Dizi, son derece iddialı yapımları geride bırakarak her hafta reyting listesinin zirvesine oturuyor.
Peki izleyici neden Eşkıya'yı sevdi? Bir kere eşkıya tanımına eskisi kadar tepki duymuyoruz; hatta sempati besliyoruz. Çünkü bugün adına terörist denilen soysuzların yanında, dağlarda at üzerinde gezen Hamidolar neredeyse zemzemle yıkanmış gibi. Bugün kendilerine mafya denilen yürek yoksunlarını görünce, eskinin kabadayılarını özlüyoruz.
Eşkıya'yı reytinglerde zirveye çıkaran ise bıyıklı bir dizi gibi görünmesine rağmen hem kadın, hem de erkek izleyiciyi aynı ekranın karşısında buluşturacak bir senteze ulaşmış olması.
Kurtlar Vadisi'nin senarist ve yapımcıları Raci Şaşmaz ile Bahadır Özener, bu kez öykünün yarısını kadın hikayelerine ayırmış.
Suça meyilli, organize ailenin kadınları da; eşlerden büyükannelere, eltilerden görümcelere kadar işin içinde. Ama tamamen kadın ruhu ve kadın dokunuşlarıyla...
Eşkıya'nın Vadi'den bir başka farkı ise; yapıştırma duran mafya raconları ve iliştirme görünen afili aforizmalar yerine çok daha gerçekçi bir anlatıma bürünmesi.
İlk bakışta hikaye ürkütücü görünüyor. Mafya patronluğuna soyunan ve tüm ailesini bu işin içine katan Karadenizli aile reisi Hızır, üstüne üstlük başka bir kadından çocuk peydahlıyor. Ayrıca bu ilişkisini gizlemeyip tüm aileye adeta zorla kabul ettiriyor. İşte Eşkıya'nın merak uyandıran tarafı da bu. Başroldeki adam, kahramanlıkla pespayelik arasında gezinip duruyor. Yani gerçek bir gri karakter, bir anti- kahraman. Peki adam bu işin içinden çıkabilecek mi? Karısı, çocukları ne yapacak? Büyükannenin tepkisi ne olacak?
Yuva yıkanın yuvası olacak mı, yoksa hak ettiğini mi görecek?
Aslında hepsi, dizinin isminde gizli. Dizi, kılıçla yaşayanın kılıçla öleceğini anlatıyor.
Suç üzerine inşa edilen bir aile yaşamının, o aileyi güçlüymüş gibi gösterip aslında nasıl içten içe kemirerek, içi boş bir çınara çevirdiğini belgeliyor.
Son bölümde Hızır'ın, oğlu Ömer'i kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı anlardaki çaresizliği, ailenin diğer fertlerine karşı derin bir suçluluk psikolojisine kapılması; eşkıyanın aslında nasıl da hükümdarlıktan uzak olduğunu gösteriyor.
Dizinin en güçlü taraflarından biri de; özenle seçilen oyuncu kadrosunun ortaya koyduğu muhteşem performans. Belli ki Raci Şaşmaz ile Bahadır Özener daha diziyi yazarken, hangi rolde kimi oynatacaklarını belirlemişler. Ben en küçük (!) oyuncunun, en büyüğüyle kafa kafaya yarıştığı böyle bir dizi daha izlemedim.