O Ses Türkiye, geçen yıllardaki ilgiden uzakta sessiz sedasız finale doğru ilerledi. Geçen hafta cuma akşamı üç yarışmacının mücadele ettiği çapraz düelloları izlerken bir garabet gözüme ve kulağıma takıldı. (O Ses'in dilimize kazandırdığı (!) 'çapraz düello' da ne demekse? Düello iki taraf arasında olur. O kelimeye esas oluşturan 'dü', iki demek zaten) Murat Boz'un yarışmacısı Emin Koçu, Türk sanat müziği eseri Unutamam Seni şarkısını yorumladı. Ancak sözlerini değiştirerek. Bestesi ve güftesi Şekip Ayhan Özışık'a ait uşşak makamındaki şarkıyı "Unutamam canım, unutamam seni, unutamam gülüm" diye okudu. Oysa şarkının orijinalindeki sözler "Unutamam seni, unutamam seni, unutamam seni" şeklindeydi. Hadi o genç şarkıcı, güftecisine saygısızlık yaptığını fark etmedi diyelim. Peki ya başta Murat Boz, vokal koçları ve diğer jüri üyeleri buna niye müdahale etmedi ya da program çekilirken eleştirmedi, işte orasını doğrusu hiç anlamadım.
"Klasik haline gelmiş bir eserin sözlerini, sahibinin onayı alınmadan kafasına göre değiştirmek kimin haddine?" diye düşünürken, küçük bir araştırma yaptım. Meğer yarışmacı Emin Koçu, şarkıyı Koray Avcı'dan geçmiş. Yani eser üzerinde asıl 'tahrifat' yapan kişi Koray Avcı imiş. Yine de jürinin ve vokal koçlarının duruma müdahale etmesini beklerdim. Fena uyumuşlar...
***
Sildir hafızayı gitsin
Bizim GÜNAYDIN'ın trend avcısı Mert Vidinli'nin kıta sahanlığına girmek istemem ama son zamanlarda şov dünyasında yeni bir modadan haberdar etmek istiyorum sizleri. Yeni modanın adı hafıza sildirme... Diyelim ki kötü günler geçirdiniz ya da atlatamadığınız bir psikolojik travma yaşadınız. Hemen bir psikolog ya da psikiyatrın yolunu tutup birkaç seansta hafızanızı sildirerek, sizi rahatsız eden olayla ilgili anılarınızdan kurtuluveriyorsunuz. Bildiğim kadarıyla Ceren Hindistan, Merve Boluğur, Seçkin Piriler ve Lerzan Mutlu bu yeni yöntemi deneyen ünlülerden.
Olayın bilimselliğini tartışmak benim uzmanlık alanımın dışında. Ama şunu iyi biliyorum ki; insan beyni kötüyü unutmak, iyiyi hatırlamak için programlanmış. Aksi halde insanlar kötü anılara takılıp psikolojik dengelerini yitirir ve normal yaşamlarını sürdüremezlerdi. Bir de kötü tecrübeler aslında birer kıyı feneridir. Aynı kayalıklara tehlikeli biçimde yeniden yaklaşmanızı önler.
Demem o ki, ben olsam kötü anılara da iyiler kadar değer verir, beynime her seferinde silinip yeniden yazılacak 'kara tahta' muamelesi yapmazdım.
***
İşte halkla ilişkiler
Eskiden millet karakolun önünden bile geçmeye korkardı. Özellikle 15 Temmuz'dan sonra halk ile polis iyice kol kola girdi, polis 'öcü' olarak görülmekten kurtuldu. Polisin bu yeni imajının oluşmasında Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından sürdürülen son derece olumlu halkla ilişkiler faaliyetlerinin de etkisi büyüktü.
Polisin bu sıcak ve şefkatli yüzünü gösteren son görüntüler haber bültenlerindeydi. Karın yağdığı gün bir ekip otosu yol kenarında kartopu oynayan çocukların yanında durdu. Aşağı inen polis memurları, çocukların neşesine ortak olup onlarla kartopu oynamaya başladı. Bir süre sonra yoğun ateş karşısında (!) pes eden polislerimiz, araçlarına binip kaçarken, megafondan anons yapmayı da ihmal etmediler: "Tamam tamam, ateşkes ilan ettik..."
Bence onlarca kamu spotu yerine geçecek harika bir görüntüydü.
***
Ne demiş?
"Ölüm, ölümsüzlüğe giden yolun başı. Neyleyim öte yandan faydasız arkadaşı. Milyon sene gülsem, milyon sene ağlasam. Hak yolunda olmadıkça neye yarar gözyaşı..." (atv'deki Bir Zamanlar Çukurova'da Fekeli'nin hatırlattığı Mevlana dizeleri)
***
Gaf kürsüsü
Tansu Sarı'dan yine kaçmamış: "Ceyhun Yılmaz yerde kalmıştı..." (A Spor'da Alanyaspor-Galatasaray maçını anlatan spiker Cüneyt Şen; Alanyasporlu Ceyhun Gülselam'ı, TGRT Spor'da bir dönem birlikte çalıştıkları şovmen Ceyhun Yılmaz yapıyor)
***
Zap'tiye
İster misiniz iddiaları sürekli yalanlanan CHP'liler boykot edip çıkmıyor diye CNN Türk'ün reytingleri patlama yapsın?