Her cumartesi olduğu gibi bugün de siz değerli okurlarımızın görüş, talep ve önerilerine yer verdiğimiz köşemiz, sektör için adeta bir kıyı feneri işlevi görüyor.
Okurumuz Tevfik Özkan Başaran'ın TRT 1'deki 'Diriliş:
Ertuğrul' dizisinden süzdüğü derslere katılmamak ise mümkün değil.
"9 Mayıs 2018'de TRT- 1'de yayınlanan 'Diriliş: Ertuğrul' dizisi beni aldı götürdü, çok şeyler düşündürdü.
Elbette ki en başta 'halkımızın ahlaki değerlerindeki yozlaşma ve yaşantısındaki akılalmaz değişikler' hakkındaydı kafama üşüşen sorular, düşünceler... 'İşte televizyon dizilerinin yaşamımıza etkileri' dedim.
Sonra 'Hadi' dedim, 'Düşündüklerini yaz ve üstad Yüksel Aytuğ Bey vasıtasıyla halka ulaştır.' Buyrun efendim: Osmanlı'nın kuruluş anayasasını yazan, inanan ve hayatı boyunca uygulayan 'Ertuğrul Bey', hanımı, Osman atamızın annesi 'Halime Sultan' ölünce ağlıyor. O koca yiğit ağlıyor, fakat şov yapmıyor, üzüntüsünün şiddetini göstermek için etrafa saldırmıyor, hiçbir şeyi kırıp dökmüyor, asil bir duruşla gözyaşı döküyor sadece. Hüzün dolu, titrek ifadelerle çok sevdiği eşine ağıtlar yakıyor. 'İşte' dedim, 'Türk terbiyesi.' Gençler, ana-babalar dikkat buyurun; bizim atalarımız böylesine asil insanlardı.
Şimdiki televizyon dizilerinde size gösterildiği gibi şamatacı/ gösterişçi değillerdi.
Anası 'Hayme Ana' yanında; o da 'Asalet nedir, nasıl bi şeydir?' sorusunu uygulamalı gösteren bir öğretmendi adeta. Dışarıda biriken Alpler ve dahi hatunlar büyük hüzünlerini ne kadar da asil bir şekilde gösteriyor, saygılı duruşları, başları hafif öne eğik şekilde, gözyaşlarına hakim olmaya çalışmalarına rağmen damla damla akmasına mani olamıyorlardı. Canlandırılan sahneler bir sinema şaheseriydi benim gözümde.
Zaten geçen haftaki bölümde ben, 'Ertuğrul' ve 'Hayme Ana'yı canlandıran sanatçılara En İyi Oyuncu Oskarı'nı vermiştim.
Dünkü bölümde dışarıda bekleyen ahalinin üzüntü dolu görüntüleri, olağanüstü başarılıydı.
Tüm ekibi kutluyorum başarılarından ötürü. Bu sahnelerin ve dahi diğer tüm canlandırmaların (özellikle mezarlıktaki defin sahnesinin ve İbn ül Arabi'nin 'Ertuğrul'a nasihatleri) halkımıza şahane bir tarih dersi olarak gösterildiğini kabul ediyor ve diyorum ki; bir tarih dersi başka nasıl anlatılabilirdi? Hangi anne-baba evlatlarına böylesi bir aile ve töre dersi verip onları terbiye edebilir?
SONUÇ: Böyle TV dizileri çoğalmalı, anne-babaların veremediği, anlatamadığı 'Biz böyle bir milletiz' dersini vermeli.
Devletimiz böylesi çalışmalara daha çok destek vermeli. Yüksel Aytuğ gibi TV dizileri uzmanı yazarların böylesi dizileri cesaretlendirecek olumlu yazıları çoğalmalı. Bazı ufak yanılmalar (tarihler-kişiler) ön plana alınıp dizi küçümsenmemeli; ana hedefin halkımıza, tarihimizin ve nasıl bir millet olduğumuzun anlatılması olduğu unutulmamalı.
Şahsi kanaatim, dizi sadece bu açıdan bile çok başarılı."