Yok canım, -haşa- benden asla böyle bir cümle duyamazsınız.
Yukarıdaki, FOX'un yeni gündüz yarışmasının ismi.
Yapımcılar oturup düşünmüş, 'Türkiye'de en çok tutan gündüz kuşağı programları hangisi?' diye. İzdivaç, yemek ve moda programları olduğuna kanaat getirmişler.
Sonra da bu üçünü harman edip ortaya yeni bir format çıkarmışlar.
Dört genç kız, hedefteki yakışıklı delikanlıyı, kendilerini seçmesi için ikna etmek üzere sabah erkenden kalkıyor, alışveriş yapıyor, kıyafet seçiyor, evi temizliyor, yemek yapıyor ve sonra adayın eve gelmesini bekliyor.
Diğer üç kız da evin bir başka odasında olup biteni monitörden izleyip yorum yapıyor.
Ama delikanlıdan önce eve annesi, teyzesi ya da halası gelip bir 'teftiş' yapıyor. Beşinci gün; bu kez delikanlı, hepsini birden kendi evinde yemeğe davet ediyor ve seçimini açıklıyor.
İlk haftaki delikanlının ismi Erhan'dı. Hem pırlantacıydı, hem fitness hocası, hem de model yarışması birincisiydi.
Yani cazibe katsayısı bir hayli yüksekti. Durum böyle olunca, kızlar onu ikna etmek için adeta karşısında dört takla atmaya başladılar. Tabii bu arada bazı sınavlardan geçmeleri de gerekiyordu.
Örneğin; eve gelen Erhan'ın teyzesi, ilk gelin adayı Zeynep'e "Belim ağrıyor, ayakkabımı çıkartmama yardım eder misiniz?" deyiverdi.
Kız gönülsüzce eğildi ama beceremedi filan...
Tamam, ben de biliyorum, bunların hepsi birer 'televizyon şovundan' ibaret.
Ajanslardan yakışıklı delikanlıları, güzel kızları bulacaksın, erkeklere müşkülpesent, kadınlara ise kavgacı olmalarını tembihleyeceksin, sonra da gerisini reyting hazretlerinin keyfine bırakacaksın...
Ama kızların koca bulmak için 'rekabet' adı altında adeta yarış atına çevrilmelerini, sanki işlerine değil de 'dişlerine' bakılarak seçilen köleler gibi pazara salıverilmelerini benim içim kaldırmıyor.
Biliyorsunuz, bu köşe kadın hakları savunuculuğunda bayrağı kimseye bırakmaz. Onca kadın kalem erbabı ve kadın derneği dururken bir kez daha iş başa düştü görüyor musunuz!