Ünlü iş kadını Demet Sabancı Çetindoğan, GÜNAYDIN'a konuştu. Sabancı soyadının birtakım noktalarda avantaj olsa da insanı büyük bir sorumluluk baskısı altına aldığını söyleyen Sabancı; ekonominin bu sene 2017'den daha iyi olacağını söyledi...
Türkiye'nin en güçlü iş kadınlarından biri olarak başarılı olmayı neye borçlusunuz?
İyi eğitim, doğru motivasyon, doğru vizyon, içerik ve gündem takibi... Kadın ya da erkek olmak değil önemli olan; hazır olmak gerekli. Bilgi olmadan fikir, fikir olmadan verim olmuyor. Geri kalan her şey bir süreç yönetimi. Açıkçası, çok gayret ettiğimi, çok çalıştığımı söyleyebilirim. Ancak başarılı mıyım, onu bilmiyorum?
SOYADIMIZ BÜYÜK SORUMLULUK
Çok yoğun bir çalışma temponuz var. Aynı zamanda üç çocuk sahibi bir annesiniz. Kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?
Zamanımı hep iyi kullanmaya çalışıyorum. Ailem, önceliğim. Kendime ait zamanda ise çocuklarla, kadınlarla, hayır işleriyle ilgili projelerim var. Genellikle bu çalışmalar; Yaratıcı Çocuklar Derneği ve Türkiye İş kadınları Derneği (TİKAD) ile oluyor. Onlarla ilgilenmek bana iyi geliyor. Sanatla ilgileniyorum. Galeri, müze geziyorum, konsere, sinemaya gidiyorum. İnsan istedi mi, sevdiği her şeye vakit ayırabiliyor. Hayır işleri ile gönül huzurunu; vefatının 30'uncu yılı olan rahmetli babaannemden öğrendik bizler. Her zaman onu örnek almışızdır. Rahmetli babam da küçük yaşlarımda bana, zayıf ya da mağdur kişilere yardımcı olmaya çalışmam gerektiğini aşılamıştır. Bunu sadece maddi varlığımızdan dolayı söylemediğini anladım. Babamın da maneviyatı çok kuvvetliydi. Hangi şartlar olursa olsun hayatta önceliklerini belirlemek önemli. Rahmetli babaannemin, rahmetli babamın hayır işlerimdeki katkısı büyük. Sabancı Ailesi'nin ciddi bir geleneğidir.
Sabancı Ailesi'nin bir ferdi olmak sizin yaşam yolunuzu nasıl etkiledi?
İnsanlar her zaman sahip olduğumuz soyadının bize kolaylık sağladığını düşünüyor. Bunu engellemek mümkün değil. Ama samimiyetle şunu söylemeliyim ki; Sabancı soyadı birtakım noktalarda avantaj olsa da çoğu zaman sizi büyük bir sorumluluk baskısı altına alıyor. Biz elimizdeki imkanları kendimizden çok ulusumuz için kullanmak yönünde eğitildik. Biz de kendi çocuklarımızı bu sorumluluk duygusuyla yetiştiriyoruz. Ailemizin ve başarılarımızın devamı için içinde yaşadığımız çevrenin ulusal, hatta uluslararası ölçekte sağlıklı olması lazım. Bu bir bilinçtir ve biz bu bilince daha çocuk yaşlarda sahip olduk. Biz ülkemiz için çalışıyoruz. Bizi bu bilinç ve sorumlulukla yetiştiren büyüklerimize şükran borçluyuz.
Bir konuşmanızda "Moralinizi bozmayın. Türkiye henüz Rönesans'ını yaşamadı" demiştiniz. Uluslararası alanda bazı odakların Türkiye'yi güvenli olmayan ülke konumunda gösterme çabası var. Bunlara rağmen bu yıl, turizmde canlılık bekleniyor. Turizme yatırım yapan biri olarak sizce Türkiye bu sene Rönesans'ını yaşar mı?
Türkiye'de bütün taşlar yerinden oynadı. Doğal olarak belirsizlikler oluştu. Ama dikkat edin; herkesin vaadi değişim ve yenilenme. Kimse eskiye dönelim demiyor. Artık çok daha politik ve kararlı bir toplum davranışı var. Endişeye gerek yok. Toplumların bilinciyle elde edilen kazanımlar bir günde kaybedilmez. Bu bir süreç. Sektöre bakarsak; iyimser olmaya çalışıyorum. 2017'nin ikinci yarısında başlayan pozitif hava, şu an daha da iyi gidiyor ve temennimiz 2018'in de önceki yıllara oranla daha iyi geçmesi. 2018 yılı turizm sektörümüz için normalleşme yılı olarak önem taşıyor. Bizler de otellerimizde mümkün olduğunca tüm misafirimize en iyi servisi vererek tekrar gelmelerini sağlamayı amaçlıyoruz ve iki işletmemizde de Türk misafirperverliği ile birlikte Türk mutfağını tanıtmak için elimizden geleni yapıyoruz. Mönülerimizi ve sunumlarımızı değiştirerek ve yöresel tatları paylaşarak tanıtıma destek vermeyi çok önemsiyoruz.
Sanatla turizmi bileştiren projeleriniz var. Bize bunlardan bahseder misiniz?
Yatırımların olmazsa olmazı; hikayesi. İnsanlar hizmetlerin ve ürünlerin giderek birbirine benzediği çağda bir hikaye, kendilerini ait hissedebilecekleri bir mesaj arıyorlar. Ben de öyleyim. Prag'a giden herkes Kafka'nın peşinde öyle değil mi? Sanat seven, dünyanın her yerinde sanat arıyor. Spor seven, spor neredeyse oraya gidiyor. St. Regis İstanbul Hotel, kendisini sanatla iç içe hisseden dünyanın en kaliteli otel ziyaretçileri için tasarlandı. Keza Pera Palas ise tam bir müze otel. Bunlar dünyada bilinen şeyler. Biz doğru trendleri, doğru yorumlarla uyguluyoruz, o kadar.
İSTANBUL'DA HER ŞEY VAR
İstanbul, sizce turizm açısından diğer dünya şehirlerine göre hangi avantajları taşıyor?
Tarih, doğa, iklim, sosyal hayat, alışveriş, gizem; bu şehirde her şey var. Batı için doğu, doğu için batı. Bundan daha iyi bir mix olamaz.
Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan kadınlara yönelik projelere destek veriyor. Emine Erdoğan'ın davetlerine katılan bir iş kadını olarak, kendisinin desteğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Emine Hanım, en az Cumhurbaşkanımız kadar çok çalışıyor, yürekten çalışıyor. İnançlı ve kararlı bir hanım. Onun bu enerjisi etrafına da yansıyor. Hep yükseltici, yüreklendirici bir enerjisi var.
GÜÇLÜ BİR MECLİS İRADESİ ÇIKTIĞINDA YATIRIMLAR DEVREYE GİRECEK
Başkanlık sisteminin Türkiye'ye ekonomik açıdan istikrar getireceği söyleniyor. Yatırımlar konusunda seçimden dolayı durgunluk var. 24 Haziran sonrası sizce yatırımlar tekrar canlanır mı?
Güçlü bir meclis iradesi çıktığında bekleyen yatırımların hızlıca devreye girmesini bekliyorum. Ekonomi denilince herkesin bir beklentisi var. Ortak beklenti... İş imkanları olacak, ekonomi canlanacak, yatırımlar hızlanacak, üretim artacak. Bütün bunların olmasıyla, ülkemizin gelişiminin artması sağlanabilir. Hükümet, ülkenin mevcut imkanlarını değerlendiriyor diye düşünüyorum. Seçim sonuçları ne olursa olsun netice olarak var olan hükümetin zor koşullarda kaynaklar, harcamalar arasında denge kurma çabası olmalı. Ben Türkiye için her şeyin iyi olacağı düşüncesindeyim. İyi gelişmeler, iyi sonuçlar verecektir. Her şey Türkiye için.
GÜNCEL ÇİZGİLERLE BİRLİKTE KLASİK GİYİNMEYİ SEVERİM
Yatırımlarınız gereği modayla yakından ilgilisiniz. Dünyanın birçok önemli markasını ülkemize getirdiniz. Peki, siz kıyafetlerinizi seçerken en çok neye dikkat ediyorsunuz?
Aslına bakarsanız kendinize yakıştırdığınız her şey modadır. Tabii ki, modayı takip etme konusunda hiçbir zaman zorluk çekmedim. Seviyorum modayı. Çocukluğumdan beri de içinde sayılırım. Bir tarzım var. Güncel çizgilerle birlikte klasik giyinmeyi severim. Tüm markalardan stilime uygun ürünler seçerek sezon trendlerini her zaman kendi tarzımla bağdaştırarak kullanmaya çalışıyorum. Minimal ve postmodern çizgileri seviyorum. Aslında moda olan minik detaylarla hemen güncel olmamız mümkün.
KURDA CİDDİ BİR YÜKSELIŞ BEKLEMIYORUZ
Kurda yükselişe karşı hükümet adımlar attı. Döviz kurunda tekrar yükseliş bekliyor musunuz?
Ciddi yükseliş beklemiyoruz. Fakat dünyadaki ve çevremizdeki politik gelişmelerin belirleyici olacağını tahmin ediyorum.
DÜNYA ÇAPINDA ŞEFLERLE GÖRÜŞÜYORUZ
Türkiye Ortak Nesiller Entegrasyonu Derneği Başkanı'sınız. Dernek olarak çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Turkey ONE derneğimiz; kültürel mirasımız, tarihi ve doğal zenginliklerimizle bizi bir araya getiren ortak değerlerimize sahip çıkarak uluslararası platformlara Türkiye'yi bir marka olarak taşıyıp bir adım daha ileri götürmek için kuruldu. Derneğimizle Mozaik Yolu projesi üzerinde çalışıyoruz. Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa Büyükşehir belediyelerinin destekleri ve Danışma Kurulu Başkanımız Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın öncülüğünde yürüttüğümüz Mozaik Yolu projesiyle; Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa bölgelerinde yapılan kazı çalışmaları sonucu gün yüzüne çıkarılan mozaik eserlerin bilinirliliklerinin artması ve dünya çapında tanınmasını hedefliyoruz. Ayrıca, Turkey ONE derneğimizin Gastronomi Komitesi; Türkiye'nin ulusal ve bölgesel yemek kültürlerini tanıtmak için önemli projeler yürütüyor. Türkiye de bulunan önemli Türk ve yabancı şeflerle yaptığımız araştırma neticesinde tanıtımını yapacağımız bir mönü oluşturduk. Tabii dünya çapında şeflerle de irtibat halindeyiz. Bu konuda en güzel haber ise star chef Wolfgang Puck'dan ve Hakkasan'ın sahibi Alan Yua'dan, bizlere destek olma sözünü almamız. Hatta Wolfgang, bu yıl dünyaca ünlü Oscar töreninde Adana kebap, içli köfte ve kabak tatlısını ikram etti.
TÜRKİYE'NİN POTANSİYELİNE GÜVENİYORUM
Seçim sonrası Türkiye ekonomisini nasıl görüyorsunuz?
Türkiye'nin potansiyeline güveniyorum. Bugün değilse yarın, yarın değilse bir sonraki gün işler iyi gidecektir. Yeter ki barış ve güven ortamı bozulmasın. Umuyorum ki 2018 yılı 2017'den çok daha iyi olacak. Bizler de tüm gayretimizle bunun için çalışıyoruz. Çalıştığımız sektörlerde dünyadaki yenilikleri takip ederek Türkiye'ye getirmek için ciddi yatırımlar ve çalışmalar yapıyoruz. Buna örnek ise Onkim Kök Hücre Teknolojileri. İstanbul Üniversitesi Teknopark'taki büyük yatırımımızla kök hücre ile ilgili birçok arge çalışması yaparak yeni ürünleri tıp dünyası ile paylaşacağız.