Emel Sayın'la buluştuk, ne çok, ne çok şey konuştuk... Gazino günlerinden de söz ettik, sinema günlerinden de... Eskiden çok film çekilirdi ama oyuncular, bugünkü gibi büyük paralar kazanamazlardı. Çünkü filmlerdeki kostümlerini bile kendileri alırlardı. Tabii devir değişti, şartlar da değişti. Artık oyuncular iyi bir televizyon dizisinde kazandıkları parayla hayatlarını garanti altına alabiliyorlar. Emel Hanım da "Böyle olacağını bilseydim, küsüp sinemayı bırakmazdım" dedi. Merak ettim tabii o küskünlüğün nedenini. Olay şuymuş; Yıl 1980... Emel Sayın ile Cüneyt Arkın, 'Rüzgar' adlı filmde oynuyor. Önce nefret, sonra aşk başlıyor. Ve filmin bir sahnesinde ikisi yatakta sohbet ediyor. Bir planda Emel Sayın'ın üzerinde kolsuz bir gecelik var, Cüneyt Arkın'ın üzerinde hiçbir şey yok. Bir sonraki planda ise şu fotoğraftaki görüntü yer alıyor. Emel Sayın sanki çıplak gibi görünüyor. Oysa üzerinde yine gecelik var. Ama görüntü kadrajı öyle yapılmış ki, Emel Sayın çıplak gibi duruyor. Ve filmdeki bu birkaç saniyelik kare, dönemin en popüler ve sansasyonel gazetesi Hafta Sonu'na kapak oluyor. O yıllarda bu tarz haberler, müthiş abartılı başlıklarla verilirdi. Bu durum Emel Sayın'ı çok rahatsız etmiş. Film vizyona girmeden böyle bir sahnenin basına sızdırılmasına kızmış. "Ben yapımcıma nasıl güveneceğim?" demiş ve kendini kullandırtmamak için bir daha da film çekmemiş. Bunları anlatınca kahkahalarla güldük tabii... Ama 30 yıl öncesinden söz ediyoruz. O zaman kurallar böyleydi. Türk ailesinin kızı gibi gördüğü Emel Sayın, sevenlerinin gözünde başka türlü olamazdı. Ama şimdi bakın. Televizyon ekranında neler yaşanıyor neler... Yasak aşklar, kardeşinin sevgilisini ayartmalar ve daha neler neler... Şimdi kimse, "Benim hayran kitlem şu sahneyi çok yadırgar, kabullenemez" diye ayrım falan yapmıyor. Ve tabii oyunun-oyuncunun kuralları değişirken, bizler de değişiyoruz toplum olarak. Ve hiçbir oyuncunun omuzlarına böyle tuhaf sorumluluklar yüklemiyoruz.