Beyazıt Öztürk, bir sezondan daha alnının akıyla çıktı. Yine sempatikti, yine saygılıydı, yine yaratıcıydı ve yine
"sahici" idi... Sezon finalinde
Beyaz, bir yıl boyunca ekrana düşen ilginç anları tekrarladı. Kendiyle son derece barışık olduğu için ününe ün katan gaflarını bir kez daha yayınlamakta sakınca görmedi. Ama beni en çok etkileyenler, geçmiş programlardaki
"aksiyon" sahneleri oldu. Hele o stüdyoyu kuştüyüne boğan yastık kavgasını ve
Beyaz'ın kolbastı oynamak isterken pistte
"kafayı bulmasını" unutmama imkan yok!... Son bölümde genç şarkıcı
Cenk Yüksel'in ağırlanması da benim için sürpriz oldu.
Akademi Türkiye yarışmasının güçlü seslerinden
Cenk'in
"Vura Vura" albümünü bu köşede tanıtmıştım.
Cenk'in ne kadar etkileyici bir sese sahip olduğu
Beyaz Show sayesinde bir kez daha görüldü.
Cenk'in özelliği, kontr-tenor olmasıydı. Yani kadın seslerine rahatlıkla çıkabiliyordu. Bunu programda küçük bir gösteriyle kanıtladıktan sonra
Beyaz'ın muzip esprisinden kurtulamadı:
"Eğer bu albüm tutmazsa, Necla adıyla çıkıp, çok rahat şarkı söyleyebilirsin..." Her konuğu için özel olarak hazırlanan
Beyaz'ın, ünlü programcı
Abbas Güçlü için de hoş bir sürprizi vardı. Sürekli olarak
"Genç Bakış" ın geç saatte yayınlanmasından şikayetçi olan
Abbas Güçlü'ye, diğer konuk
Mustafa Keser'in söylediği şu anlamlı şarkı hediye edildi:
"Haydi Abbas, vakit tamam, akşam diyordun, işte oldu akşam..." Programın en ilginç itirafı ise
Niran Ünsal'dan geldi.
Ünsal, sözü izleyicilere bırakmadan kendi kendine soru sordu:
"Ahmet Kaya şarkısı okuduğu için Niran Ünsal'ın başına bir şey gelmiş midir acaba?.." Sonra yine kendisi yanıtladı.
"Evet, geldi. O dönem Ahmet Kaya'nın şarkısını albümde okuduğum için çok zor günler geçirdim. Pek çok konserimi iptal ettirdiler!.." Beyaz Show'da yıl boyunca eğlence de vardı, haber de... Eline, koluna, yüreğine sağlık
Beyaz'ım...