Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu'nun ekranda kozlarını paylaşacağı ortak canlı yayın, pazar günü Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde İsmail Küçükkaya'nın moderatörlüğünde gerçekleşecek.
Gönlümden geçen ise programın tüm reklam gelirinin bir hayır kurumuna bağışlanması.
40 yıla yaklaşan meslek hayatımın önemli bir bölümü televizyon kritikleri yazarak geçti. Bu tecrübenin ışığında Sayın Binali Yıldırım ve Sayın Ekrem İmamoğlu'na naçizane tavsiyelerim olacak:
Danışmanlarınız, yayının yapılacağı stüdyonun dekor ve ışığını mutlaka önceden görüp notlar alsın. Kıyafet ve aksesuarlarınızı mutlaka buna göre seçin.
Koltuk, masa ve fonla aynı renkteki kıyafet, ekranda kaybolmanıza neden olacaktır.
KIYAFETLERE DİKKAT!
Gri, bej, kahverengi gibi ara renklerden kaçının. Bunlar 'belirsizlik' ve 'güvensizlik' hissi yaratırlar. Lacivert takım elbise, beyaz gömlek ve bordo tonlarındaki kravatın inandırıcılık katsayısını yükselttiği bilinmektedir.
Sakın ola ki ekranda 'tarama' dediğimiz sevimsiz bir görsel efekt oluşturan küçük pötikare ceket ya da gömlek giymeye kalkmayın.
Mümkünse yönetmenin ismini önceden öğrenin ve yayın öncesi reji odasını mutlaka ziyaret edip, ona ismiyle hitap edin, ekibiyle tokalaşın.
Makyaj son derece önemlidir. Ne aşırıya kaçılmalı, ne de ekranda silik ve yorgun görünmenize neden olacak kadar az olmalıdır. Eğer mümkünse stüdyo makyajı konusunda güveneceğiniz bir uzmanı yanınızda götürün. Görevlinin, yayın aralarında makyajınızı tazelemesine izin verin.
Zira tartışmalar sırasında ter içinde kalmış bir surat kadar izleyiciyi olumsuz etkileyen bir görüntü yoktur. (Yıllar önce televizyonda rakibi Kennedy ile münazara programına çıkarken makyajı reddeden Nixon'un yorgun yüzü, rakibine büyük avantaj sağlamış ve seçimi kaybetmesine yol açmıştı)
Notlarınız mutlaka derli toplu olmalıdır.
Ekranda sürekli aradığı belgeyi bulmak için dosyaları karıştıran biri, antipati yaratır.
Belgelerle konuşmak etkilidir.
Ancak izleyenleri sürekli rakamlara, grafiklere boğmak da onların dikkatlerini dağıtıp kafalarını bulandırabilir. Buradaki ölçünün tutturulması önemlidir.
Ekran münazaralarında en etkili yöntemlerden biri de rakibi tuzağa düşürüp onu sizin uzmanlık alanlarınıza doğru çekmektir. Tuzağa düşenin, reytingi de düşer.
Kamera; samimiyeti, doğallığı sever. Adayların öncelikle 'kendileri gibi' olmaları istenir. Güleryüz, esprili kişilik, rahatlık ve kendine güven ise en önemli artılar olarak öne çıkar. Bu durumda rakibi sinirlendirmek en etkili silahtır. Bu yayında soğukkanlılığını kaybeden, büyük ihtimalle seçimi de kaybeder.