Obsesyon filminde başrolleri paylaşan Ege Kökenli ve Ekin Mert Daymaz, Bi Başka Youtube kanalında Melis Güvenç'in konuğu oldu. Çekimleri devam eden ve iki sevgiliyi canlandırdıkları filmin ezber bozan bir hikayesi olduğunu anlatan ikili özel hayatlarına dair de samimi açıklamalarda bulundu. Kökenli ve Daymaz zaman içinde değiştiklerini anlatarak, üzülmemek için eskiye göre daha kontrollü ve mantıklı hareket ettiklerini söyledi. Ege Kökenli bu durumu, "Yaptığım her işte daha mantıklı düşünmeye karar verdim. Çünkü işin içinde duygu karıştırdığım zaman üzülen ben oluyorum. Artık eften püften şeylere takıp bunları büyütmemeye karar verdim" sözleriyle açıkladı. Ekin Mert Daymaz ise, "30 yaşından önce çok uç noktalarda yaşayan bir insandım. 1,5 yıldır kafa olarak çok değiştim. Şimdi daha kontrollü bir hayatım var. İşime daha çok saygı duyuyorum ve ona göre çalışıp, emek veriyorum" dedi. Milyonlarca takipçisi olan Ege Kökenli ve Ekin Mert Daymaz buna rağmen kendilerini ünlü hissetmediklerini de sözlerine ekledi ve şöyle dedi; "Şöhret olduğumuzu hiç hissetmiyoruz. Bu ün dediğimiz şey zamanla da evrildiği için bunu hissetmedik. Bu yüzden ben ünlüyüm, burada beni tanımadılar gibi bir duyguya hiç kapılmadık. Etrafımızda bu duruma çıldıran pek kimse de yok. Allah kimseyi şaşırtmasın" dedi.
Obsesyon filmiyle kısa süre sonra sizi beyaz perdede izleyeceğiz nasıl bir film bizi bekliyor?
Ege Kökenli: Çekimlerimize hala devam ediyoruz. Şu an keyifle çalışıyoruz. Kendi adıma ortaya çok güzel bir şey çıkacağını düşünüyorum. Her şey güzel gidiyor. Kısa sürede filmi tamamlayacağız. Sonrasında biz de göreceğiz neler olacak.
İyi bir ikili olmuşsunuz. Aranızdaki bu enerji filme de yansıdı mı?
Ekin Mert Daymaz: Ege'yi çok eskiden tanıyorum. Onunla ilk tanıştığımda benim gibi enerjisi çok yüksek biri olduğunu görmüştüm. Bu filmde beraber olacağımızı duyunca çok mutlu oldum. Bu sette herkes birbiriyle çok iyi arkadaş.
E.K: Bu film için açıkçası bizi birinin ikna etmesi gerekmedi. Ben senaryoyu okuduğumda zaten ikna olmuştum. Enteresan bir hikâye, güzel bir aşk hikâyesi var içinde. Ekin'le arkadaş olmamız da çok güzel bir şey oldu. Çekimlerde hiç zorlanmıyoruz, birbirimize alışkın olduğumuz için çok güzel oldu.
Filminiz adı Obsesyon'dan yola çıkarak sizin obsesif olduğunuz konular neler diye sorsam ne dersiniz?
E.K: Aşırı takıntılı bir tip değilim ama mesele bir şeyin yamuk durması beni çıldırtıyor. Bir yerde misafirsem bile düzeltirim. Pandemide ekstra bir el yıkama durumu hali geldi ama öyle aşırı takıntılı bir tip değilim.
E. M. D: Ben bu soruya cevap vermek istemiyorum.
"Çok gizemsiz bir insanım"
Peki ne kadar gizemlisiniz?
E.K: Ben çok gizemsiz bir insanımdır. Öyle çok gizem yaratmayı da sevmem. Bu durum bana biraz da tuhaf geliyor çünkü karakterim öyle değil. Çok her şey ağzımdadır ve konuşkanımdır. Bu yüzden kendimi hiç saklamam.
E. M. D: Ben de olduğum gibi bir insanım. Bazı kişilerin telefonunda değişik diye kayıtlıyım ama bu değişik ve anormal insan yorumlarını kabul etmiyorum.
Peki şu an hayatınıza hangi duygu yoğunluğuyla devam ediyorsunuz?
E.K: Eğer dünyanın gidişatı üzerinden konuşacaksak bu süreç ne zaman bitecek diye merak ediyorum. Ama kendi özel hayatımda çok heyecanlıyım çünkü çok keyifli bir işin içinde çok sevdiğim arkadaşlarımla çalışıyorum. Bir an önce çıkacak işi görmek istiyorum bu yüzden çok heyecanlıyım. Ama pandemi bitmedikçe, bir ay sonrasını göremedikçe bir endişe var tabii. Ama bu filmin başlaması da bu endişelerimi biraz arka plana attı.
E.M.D: Bence herkes pandemiyi unuttu. İlk başlarda poşetlere varana kadar yıkıyorduk ama şimdi bunu aştık. Virüsün yeni mutasyonları çıkmaya devam ediyor ama hepimizin baştaki tedirginliği geçti. Bununla yaşamayı öğrendik ve normal hayatımıza geri döndük.
Son dönemde filmlere daha çok ağırlık verdiğinizi söyleyebilir miyim?
E.K: Aslında bu özellikle seçilmiş bir şey değil. Rastlantılar üzerinde denk gelen bir durum oldu. Benim için ikisinin de yeri çok ayrı. Ama tabii film yapmak, sonunu önceden biliyor olmak oyuncu için çok rahatlatıcı bir şey. Bu yüzden de tadı bir başka oluyor, doğru.
"Her şey yanlış anlaşılıyor bu yüzden daha kontrollüyüm"
Çok içten ve çok eğlenceli iki karaktersiniz ama dışarıya karşı hep daha kontrollü cümleler kurduğunuzu görüyorum. Bunun özel bir sebebi var mı? Yanlış anlaşılmaktan mı korkuyorsunuz?
E.M.D: Her şey yanlış anlaşılıyor zaten. Bu yüzden evet eskisine göre daha kontrollü olabilirim. Daha önce böyle şeyler yaşadım. Bir şey söylediğinde çok farklı yerlere çekilebiliyor. Bu yüzden daha kontrollüyüm.
Linç yerim endişesi taşıyor musunuz?
E.M.D: Ben ne dediğimi bildiğim için bunu umursamıyorum öyle bir endişem yok. Ama insanların söylediğim şeyi yanlış lanse etmesi veya yanlış düşünmesi hoşuma gitmiyor.
E.K: Bugüne kadar hiç linç yemedim. Bu yüzden ne söylesem yerine gitmez. Belki böyle bir şeyi yaşasamdaha kontrollü olmaya çalışırdım. Ama zaten ister istemez kontrollü davranıyoruz. Çünkü ağzımızdan çıkan her şeyin yanlış tarafa çekilme ihtimali var. Onu tekrar düzeltmen için tekrar bir şeyler açıklaman gerekiyor. Bu yorucu bir şey. Şahsım adına yaşamadım ama çevremdeki ve sektördeki insanlardan da bildiğim için bu durumu anlayabiliyorum. Çok rahat biriyimdir bunu çok içselleştirir miyim bilmiyorum.
"Gerçekten erkekler kadınlara göre çok geç olgunlaşıyorlar"
Peki şöhretin artılarını, eksilerini en çok nerede ve nasıl yaşadınız?
E.M.D: Ben şöhretli olduğumu hiç hissetmiyorum. Şöhret hayatımda hiçbir şeyi değiştirmedi. Bu işten önce nasılsam şimdi de öyleyim.
E.K: Ben oyunculuğa 8 yaşında başladım ve benim için sette olmak evcilik oynamak gibiydi. Benim başladığım zamanlarda da sosyal mecralar bu halde değildi. Bu ün dediğimiz şey zamanla da evrildiği için bunu hissettim desem yalan olur. Bu yüzden ben ünlüyüm, burada beni tanımadılar gibi bir duyguya hiç kapılmadım. Etrafımda gördüğüm bu duruma çıldıran pek kimse de yok. Allah şaşırtmasın kimseyi.
Son dönemde kendinize dair aldığınız ne gibi kararlar var?
E.M.D: Dudağımın iç kısmına bir dövme yaptırmıştım. 30 yaşından önce çok uç noktalarda yaşayan bir insandım. Gerçekten erkekler kadınlara göre çok geç olgunlaşıyorlar ve daha geç büyüyorlar. Arada gerçekten 8 yaş fark var. Daha önce ben uç noktalarda yaşardım ve dağınık bir hayatım vardı. Hiçbir şeyi umursamazdım. 30 yaşıma geldiğimde yükselen burcuma geçtim sanırım, ne olduysa bir sabah kalktım ve kendime "Sen ne yapıyorsun? Artık daha düzenli bir hayatın olsun" dedim. Bu yüzden son 1,5 yıldır kafa olarak çok değiştim. Şimdi daha kontrollü bir hayatım var. İşime daha çok saygı duyuyorum ve ona göre çalışıp, emek veriyorum.
E.K: Sanırım her zaman daha duygusaldım. Kararlarımı alırken duygularım beni daha çok tetikliyordu. İnsan zaman geçtikçe büyüyor ve daha makul kararlar almaya başlıyor. Benim de herhalde son dönemde verdiğim en radikal karar, yaptığım her işte daha mantıklı düşünmeye karar verdim. Çünkü işin içinde duygu karıştırdığım zaman üzülen ben oluyorum. Artık eften püften şeylere takıp bunları büyütmemeye karar verdim. Ben en radikal kararım bu olsa gerek.