UYU, AĞLA, EM, OYNA, AĞLA
Yeni bebeği olan bir arkadaşım şöyle demişti: "Ayşe biliyor musun, bugün altı ay sonra ilk kez evimin balkonuna çıktım!" Şaka yapıyor zannettim; evinin balkonuna niçin çıkamayacakmışsın ki? Yapmıyormuş meğer. Ah o meğerler...
Bizim Yasemin'in (Şefik) kız kardeşi Yeşim'in de bebeği oldu. Dört aylık, adı Duru. Tabii biz de Yasemin'in kontenjanından teyzelik havasına girdik 'Ayy şunun ağzına bak!', 'Yasemiin gülüyooo!', 'İnanmıyorum, resmen bakışlarıyla konuşuyor', 'Hadi büyü de bizimle takıl' gibisine hallerdeyiz yani.
ANLATTIKÇA ANLATTIM!
Yasemin cool teyze; bebeğe 'Star Wars' tulumları alıyor, ona kaykay öğreteceği günlerin hayalini kuruyor. Sevtap, bebekle Almanca konuşuyor. Ben masaj ve muhabbetteyim. Çenem düşük ya, çocuğa anlatıyorum da anlatıyorum. "Bak şimdi Instagram şöyle bi' şey, erkekler böyle böyle... Sağlıklı beslenmelisin... Gel sana şiir okuyayım. Yok en iyisi 'Bebekler için Mozart' dinleyelim." Anlıyor mu? Bilinmez.
Cumartesi günü Duru, Yasemin'e geldi, yani bizim mahalleye. Tabii uçarak soluğu yanlarında aldım. Annesine sürekli "Çekil sen annesin, biz teyzeyiz, bırak bizi de sevsin" diyorum. Hem zaten büyüyünce en çok bizim yanımıza gelmek isteyecek değil mi? Teyzeler ne içindir? Yanında istediğini yapmak, yemek, eğlenmek, özgürce takılmak, anlatmak, gezmek içindir tabii ki.
Gelin görün ki, Duru henüz duruma aymış değil ve hep aynı şeyleri yapıyor. Duru, durmak bilmiyor. Önce gülüyor, oynuyoruz, yatakta sırt üstü yatıp çığlıklar atıyor. Sonra bir anda ağlaması geliyor. Yani şimdi ağlayacak ne var ki? Bak aç değil, açıkta değilsin, yediğin önünde yemediğin arkanda. Ağlayınca Yasemin de, ben de panik! Anneye sesleniyoruz, "Yeşiiim imdaat! Yetiş!"
Anne geliyor, emziriyor. Emzirme bitiyor, peşine gaz çıkarma seansı... Çok şükür, onu ben becerebiliyorum. Yasemin'in ödü patlıyor; "Çok küçük Ayşeeee, korkuyorum!"
IŞIK DOLU BEBEKLER
Gazı çıkıyor, tam oyuna dönüyoruz yine ağlamaya başlıyor. Haydaaa! Yine ne oldu? Altının değişmesi lazımmış. Altı değişiyor, mutluyuz... Derken yine ağlama, bu kez uykusu geliyor. Döngü şu şekil: Uyuyor, ağlıyor, emiyor, gazı çıkarılıyor, oynuyor, ağlıyor, altı değişiyor, gülüyor, oynuyor, ağlıyor, uyuyor, ağlıyor, emiyor, gaz... Duru'nun askerleriyiz yani.
Sonra baktık akşam olmuş. Kafamızı meşgul eden onlarca şey bugün uğramamış, çekmiş gitmiş. Hayat; Duru'nun gülümsemesi, gözleri, sevinci, ağlaması olmuş. Ne iyi olmuş... Kişinin yaşamındaki saçmalıklardan kurtulmasının en kestirme yolu, ışık dolu bebeklermiş. Ama biz şimdilik teyzelikle yetinelim, değil mi Yasemin?