Gaziantep'te 20 yaşındaki genç, dört çocuk annesi ablasını 'namus meselesi' yüzünden silahla evinde öldürdü.
Iğdır'da İngilizce öğretmeni P.O.'ya yolda yürürken iki kişi omuz attı. Öğretmenin, tepki göstermesi üzerine iki saldırgan tarafından 'muşta'yla yüzü parçalandı, burnu kırıldı.
Hakkari'de iki aile arasında çıkan ve bir kişinin öldüğü, yedi kişinin yaralandığı kavganın ardından ilginç bir barış yöntemi bulundu: 17 yaşındaki kız, evlendirilmek üzere karşı tarafa verildi.
Edirne'de bir genç, eski kız arkadaşının evine molotof kokteyli attı.
Denizli'de 13 yaşındaki kız çocuğuna cinsel tacizde bulunan çocuk cerrahisi uzmanı doktor tutuklandı.
Adana'da bir süre önce boşandığı eşini görmek isteyen baba, 1.5 yaşındaki kızının gözleri önünde eski eşini yaraladı, kaynanasını göğsünden vurarak öldürdü. Cinayetten önce taraflar tartışırken ihbar üzerine olay yerine gelen polisin, aile içi kavga olduğu ve davacı-şikayetçi bulunmadığı için evden ayrıldığı belirlendi.
Iğdır'da otomobille gezmeye çıkan nişanlıların önü dört kişi tarafından kesildi. Dört kişi, genç erkeği dövdü, kaçırdıkları 26 yaşındaki genç kıza tecavüz etti.
NTVM SNBC'YE BRAVO!
Bu haber spotları, NTVMSNBC sitesinin dünkü 'Artık gerçekle yüzleşmenin zamanı geldi' başlıklı manşetine ait... Toplumda yaşanan şiddet patlamasını etkileyici bir manşetle duyurmuşlar. Kendilerini kutluyorum. Bu manşeti asıl anlamlı kılan ise; son bir haftaya ait bu haberlerin ne ana haber bültenlerinde ne de büyük gazetelerde yer almaması. Çünkü o kadar çok şiddet haberi var ki, basın, sadece adım adım takip edilerek öldürülen Saadet öğretmen veya kocası tarafından kulakları ve burnu kesilen Aysun Kaan gibi daha trajik, daha ilginç vakaları öne çıkarıyor. İster inanın ister inanmayın, NTVMSNBC'nin manşetine benzer bir yazı kaleme almayı ben de düşünmüştüm. Eminim, birçoğunuz da her gün bu kadar çok şiddet haberini okuyup, 'Ne olacak bu memleketin hali' diye düşünüyordur. Peki, ya siyasi partilerin gündemi nedir? Bu sorunun yanıtını sona bırakıyorum. Aslında benim bu şiddet olaylarını özetleyen bir yazıyı kafamdan geçirmem, durumun trajikliğini daha da artırıyor. Çünkü benim asıl işim; sizi üçüncü sayfadaki dehşet dolu haberlerden uzaklaştıracak eğlenceli bir şeyler yazmak. Ama bunu son bir haftadır kendimi zorlayarak yapıyorum. Bu ruh halim, dün psikopat fırıncı Engin Gören'in haberini okuyunca infilak etti. Çünkü Gören, sırf kendi işlettiği fırınına ceza kesilince, çıldırıp arabasıyla hiç tanımadığı beş insanı ezmiş. Ezilenlerden ikisi öldü. Ve yakalandığında da aynen şu açıklamayı yapmış: "Amacım daha çok öldürmekti. Daha çok can almak için okula sürdüm ama polis beni aşağı indirdi." Dün bir de 233 sabıkalının okul kantinlerinde sözleşmeli personel olarak çalışmasını konu alan bir haber vardı. Sizi iyice bunaltmamak için bu habere hiç girmiyorum. Evet, 'Nerede bu millet, bu devlet', 'Türkiye nereye gidiyor?' nidalarıyla haykırmak istiyorum... Biliyorum bu sorun bir günde ya da bir yılda çözülmez ama bir şeyler de yapılmalı! Bir adım atılmalı. Sevgili devlet büyükleri... Sadece iktidar partisi değil, muhalefet partileri de... Uyanın artık. Türkiye'nin en önemli sorunu; ne Ergenekon soruşturması, ne devlet ile ordu arasındaki kriz, ne İMF, ne de deprem tehlikesi...
ASIL GÜNDEM ŞİDDET
Şu anki en önemli sorunumuz, şiddet olaylarında yaşanan patlama. Futbol sahalarında, evde, okulda, sokakta her yerde ülkece cinnet geçiriyoruz! Bütün çekişmeleri bir tarafa bırakın, bu sorunu çözmek için el ele verin. Bunu bir yazar olarak değil, her gece uyumadan önce "Allah'ım ailemi kaza beladan koru. Bana evlat acısı yaşatma" diye dua eden bir baba olarak rica ediyorum. İşe; toplumu geri zekalı yapan sabah programlarını, liseli gençleri Memati gibi psikopata çeviren 'Kurtlar Vadisi'ni kaldırmakla mı başlarsınız, polislerin sayısını iki katına mı çıkarırsınız ya da ekonomik kriz yüzünden cinnet geçiren işsizlere destek olmak için zenginden alıp fakire mi dağıtırsınız, bilmiyorum. Ama lütfen bir şeyler yapın! Olmadı 'Fight Club'ın finalini öneririm size ama o da çok sert bir önlem olur!