Haber bültenlerinde bir gencin ağzından çıkan bu cümle günlerdir beynimde dolanıp duruyor. Adana'da Cona aşiretinin icraatlarıyla (!) ünlü Yüreğir'in bir mahallesinde günlük 'rutin' çatışmalardan biri çıkmış. Adamlar uzun namlulu silahlarla birbirlerine yarım saat boyunca kurşun yağdırıp duruyorlar. Bir genç de evinin balkonundan olan biteni cep telefonuyla görüntülüyor. O sırada annesi genci çağırıyor. Bizimki istifini bozmuyor: "Anne en güzel noktasındayım, dur anne dur..."
Yukarıdaki 'günlük', 'rutin' gibi ifadelerimi yadırgamış olabilirsiniz. Bunu özellikle yaptım. Son derece önemli bir kriminal olayın nasıl 'sıradanlaştığını' daha iyi anlatabilmek için. İşte yarınlarda bizi bekleyen en büyük tehlike bu. Şiddeti, terörü, cinayeti, tecavüzü sıradanlaştırmak, hayatın normal akışının içine almak... Dışarıda savaş var. Genç olan bitenin video oyunu olduğunu sanıyor. Annesi onu perdeyi asmak için çağırıyor. Oğlan "Dur anne en güzel noktasındayım" diyor. Bundan daha vahim bir 'cinnet hali' olabilir mi?
Çöp toplayan Japon futbolcu
Görüntüye sosyal medyada tesadüfen rastladım. Celtic'in Japon futbolcusu Kyogo Furuhashi oyundan çıkıyordu. O sırada saha kenarına atılmış pet şişeleri, karton kutuları ve türlü çöpü toplayarak yedek kulübesindeki çöp kutusunun içine attı. Bu davranışıyla da İskoç taraftarların gönlünü fethetti.
Bir sabah Antalya'da konakladığım otelin kumsalında yürüyüşe çıkmıştım. Bir de baktım önümdeki iki Japon turist ellerinde eldivenler ve çöp torbalarıyla sahili temizliyorlar. Ne yalan söyleyeyim, utandım. Onlar binlerce kilometre öteden gelip, benim memleketimin sahillerini temizlerken, ben ellerim cebimde yürüyordum.
Temizlik her şeyden önce bir iman ve kültür meselesi. 'Temiz bir çevrede yaşamak, o çevreyi bakımlı, temiz ve güzel tutmak' Japonların genlerine işlemiş. Bu nedenle de 25 milyon kişinin yaşadığı Tokyo, dünyanın en temiz şehirlerinden biri...
Peki ya bizim futbolcular ne zaman eğilip yerden çöp alır? Hakeme "Bakın bana ne attılar?" diye göstermek için...
Ferzan Özpetek kapalı gişe
İtalya'da yaşayan ünlü Türk yönetmen Ferzan Özpetek'in tek kişilik tiyatro oyunu meğer Çizme'de kapalı gişe oynuyormuş da haberimiz yokmuş. Ben de Özpetek'in kadim dostu, değerli arkadaşım Neval Barlas'ın sosyal medyadaki paylaşımı sayesinde haberdar oldum.
Pandemi nedeniyle kapalı kalan L'Ambra Jovinelli (Roma) tiyatrosu 600 gün sonra perdelerini Ferzaneide-Sono İa! adlı tek kişilik gösteriyle açmış. Ferzaneide, Özpetek'in seyirciyle yaptığı bir sohbet, bir otosöyleşi. Ünlü yönetmen bu gösteride sanatçı ve izleyici arasındaki duvarı yıkıyor, filmlerine ve kitaplarına esin kaynağı olan kişiler, olaylar ve anıları samimiyet, zarafet ve ironi ile anlatıyormuş. "Bu kez sahnede sadece ben varım, kendi hayatıma ve başkalarının hayatına karşı hissettiklerimi anlatıyorum. Anlattıklarımın anlamı cesaret sözcüğünde gizli. Hayallerin peşinden gitme, önyargılara karşı koyma, mutlu olma cesareti" diyen yönetmenin gösterisi Roma'dan sonra bütün İtalya'da sahnelenecekmiş.
Özpetek aynı tiyatroda Serseri Mayınlar filminin tiyatro versiyonunu da sahnelemişti. Özpetek'in Cahil Periler dizisi de çok yakında gösterime girecekmiş. İtalya'nın saygın gazetelerinde La Repubblica; haberi, "Bir Yıldız Doğdu" manşetiyle vermiş.
İtalya'da tek kişilik oyunla kapalı gişe oynamak en ünlü Hollywood yıldızlarının bile düşlerini süsler. Ferzan Özpetek bunu bir nefeste başarmış. Aslında şöyle bir kafamızı kaldırıp, dışarılara doğru baksak kim bilir bizi onurlandıran daha kaç Türk sanatçısının haberiyle karşılaşacağız. Bu aralar fazla mı içimize gömüldük ne?..
Şeref kürsüsü
Yolda bulduğu 450 bin lirayı bir an bile düşünmeden polise teslim eden temizlik görevlisi Adem Cevahir herkese insanlık dersi verdi.
Zap'tiye
10 bin vaka, 120 vefat varken sokağa çıkma yasağı vardı. Şimdilerde 30 bin vaka 220 vefat var ama her yer ve her şey serbest. Biri bana bu durumu izah edebilir mi?
Ne demiş?
Beyaz Futbol'dan bir diyalog: Ümit Yıldız: Hakem Ali Palabıyık 4 hafta dinlendirilecekmiş. Abdülkerim Durmaz: Ne yani? Şezlonga mı yatıracaklarmış?