HINCAL ULUÇ: HAYAT HER YERDE ZOR
'Nimet Abla'dan yılbaşı bileti almak için kuyrukta beklemeye gerek yok, seyyar satıcıdan alınan bilete de ikramiye çıkabilir' diye yazmıştım.
Hıncal Abi (Uluç) de "İnsanların uğur inancı vardır. Soğukta bekleyip aldığı o bilet, insanın içini ısıtır, yılbaşına kadar tatlı hayaller kurdurur.
Gel seninle Nimet Abla'ya gidelim, ne dediğimi daha iyi anlarsın" dedi. Dediği de çıktı. Şimdi Hıncal Abi'nin benim için çektiği yarım bilete ikramiye çıkmasının hayalini kuruyorum...
Hıncal Abi ile Eminönü'nü de dolaştık. Hacı Bekir'den akide şekeri aldık. Hıncal Abi'ye halkın ilgisi büyüktü, yürümekte zorlandık. Arap turistler bile Hıncal Abi ile selfie çektirdi.
Eminönü esnafı onu alkışladı.
Bir esnaf, "İşte Türkiye'ye Sevgililer Günü'nü getiren adam" diye bağırdı.
Hıncal Abi ile eski yılbaşlarını, 2018'in nasıl geçtiğini konuştuk...
BANA AMORTİ ÇIKAR
- Şans oyunlarında şansınız nasıl? Hiç çıktı mı ikramiye?
Bir yılbaşı öncesi Nişantaşı'nda yolun köşesinde arabanın gelmesini bekliyorum. Karşıdan bir motosikletli geldi. Kurye motorları var ya, onlar gibi külüstür bir motoru vardı. "Hıncal Abi şansınıza şuradan bir bilet çekin bana" dedi. "Oğlum 60 senedir bilet alıyorum, amortiden başka bir şey çıkmadı" dedim. "Ya abi içimden geldi" deyince, çektim bileti. Aradan iki ay geçti, yine aynı köşede araba bekliyorum.
Önümde bir Harley Davidson durdu. "Bu ne lan?" dedim. "Abi işte o senin uğursuz elinle çektiğin bilet var ya, bu Harley oradan geliyor" dedi.
Kendime hayrım yok ama başkasına kazandırdım.
- Eskiden büyük ikramiye kazananlar medyaya çıkardı. Şimdi niye çıkmıyorlar?
O zamanlar milyoner olmak önemliydi.
Türkiye'de kaç tane vardı ki?
Şimdi bir sürü milyoner var. Kimin umurunda ki milyonerler?
- Eski yılbaşılar da bir başkaydı...
Eskiden yılbaşı aile demekti, şimdi ise herkes kendisi takılıyor. Kendisine bir yer seçiyor. Örneğin "Kıbrıs'ta bir otelde Ajda Pekkan dinleyeceğim" diyor, gidiyor. Artık aile ve dostlarla yılbaşı geçirmek kimsenin umurunda değil. Bunun sebebi cep telefonu, bu alet sosyalleşmeyi öldürdü. Bu alet sayesinde herkes kendi kendine yaşamaya başladı. Yılbaşında da kendi kendine eğleniyor. Ben şimdi Ankara'ya gidiyorum. İki kardeşimle yılbaşını geçireceğim. Yıllardır yılbaşı için bütün aile toplanıyoruz.
- Tombala da oynuyor musunuz?
Herhalde oynarız, ne yapacağız ki, televizyonlarda bir şey yok. Evvelden televizyonlarda gayet güzel özel yılbaşı programları yayınlanırdı. Küçükten büyüğe herkesin ilgisini çekecek bir şey olurdu ekranda. Bunlar yoksa insanlar niye evde televizyon izlesin?
Herkes kendini bir yere atıyor.
ARTIK BENİM İÇİN ÇOK GEÇ
- Peki, büyük ikramiye size çıksa ne yapardınız?
Hiçbir şey... 'Too late' yani artık çok geç... Hayatımdan memnunum çok şükür. İstediğim her şey de var. Dünyada gidip görmek istediğim ama göremediğim yer de kalmadı. İçimde ukde olan, 'Ah şunu da yapsaydım' dediğim bir şey yok. O yüzden büyük ikramiye bana değil, işine yarayacak birine çıksın.
- 'Nimet Abla'dan Milli Piyango bileti almak için kuyrukta beklemeye gerek yok' diye yazdım... Beni fena haşladınız.
Tüm mesele inanç... En büyük profesörlerin, bilim insanlarının bile uğur inancı vardır...
Duvarlara resim yapan mağara insanlarından beri insanoğlunda uğur inancı vardı. O insanlar da Nimet Abla'nın uğurlu olduğuna inanıyor, yoksa gidip oradan bilet alırlar mı? Yılbaşına kadar aldığı o bilet onu ısıtıyor.
Niye onun ısınmasına karşı çıkıyorsun?
Bırak biletiyle ısınsın insan, hayal kursun.
Ayrıca Nimet Abla hayırsever bir insandı; camiler yaptırdı, vakıf kurdu.
HAYAT HER YERDE ZOR
- Peki, 2018 nasıl geçti?
Vallahi iyi geçti. Dünyanın haline bakarsan Türkiye için iyi geçti. Önce şükretmek lazım böyle bir yıl geçirdik diye.
- Biraz ekonomik zorluklar yaşandı ama..
Ekonomik zorluklar dünyanın neresinde yok ki. Amerika'nın halini biliyor musun? Orada da hayat zor, anlatılmayan ne büyük acılar, trajediler var. Hayat her yerde zor.
- Yıllardır haftanın altı günü yazıyorsunuz, televizyon programları yapıyorsunuz. Bu dinçliği, çalışkanlığı neye borçlusunuz? "Ekmek yeme", "Kelle-paça içme" diyen sağlıkçıları dinliyor musunuz?
Hiçbirini okumuyorum, izlemiyorum.
Hiçbirine aldırmıyorum. Aldıranlara da şaşırıyorum. Gazetelerde sağlık köşelerini okuyan insanlara da üzülüyorum.
O sağlık köşelerinde aklı başında diyeceğimiz insanlar var ama internette aman yarabbi! İnsanın ölümüne sebep olacak şeyler yazıyorlar. Hiçbiri umurumda değil, canım ne istiyorsa yiyorum. 'Can istemesi' ne demek? Bilimsel olarak vücudun ihtiyacı var demek. Kadınlara 'aşeriyor' deriz. Hamile bir kadın "Ben hayatımda kereviz yemedim, birden canım kereviz yemeği çekti" der.
Karnındaki bebeğin kerevizdeki bir maddeye ihtiyacı var da ondan.
O bebek "Kereviz ye anne" der. Yani 'Benim canım şunu istiyor' diyorsan, onu yiyeceksin arkadaş ama domuz gibi yemeyeceksin!
Adam gibi ölçülü yiyeceksin. Hareket ediyorsan, yürüyorsan da; ne Canan Karatay'a ihtiyacın var, ne de Osman Müftüoğlu'na. İstediğin bir şeyi yemek insana mutluluk verir. Yemezsen strese girersin, mutsuz olursun. En büyük düşman da stres değil mi?
- Yeni yıl mesajınız nedir?
Senelerden beri değişmez; insanın en çok ihtiyacı duyduğu şey umuttur.
Yeni yıl yeni umutlar getirsin.
YILBAŞINDA KARAR ALMAYIN
- Ben her yılbaşı sigarayı bırakma kararı alırım. Sizin de aldığınız kararlar oluyor mu?
Çocukken ve gençlik yıllarımda kararlar alırdım. Sonra gördüm ki, 'cekli', 'caklı' kararların hiçbir anlamı yok. Bana sorarsan, sigarayı bırakmak dünyanın en kolay işi. "Sigarayı bırakacağım" demeyeceksin, "Sigarayı bıraktım" diyeceksin. 'Doğum günüm geçsin sigarayı bırakacağım', 'Şu sıkıntı bitsin bırakacağım' vs. bin tane sebep çıkar ertelemek için. Elindeki sigarayı da, cebindeki sigara paketini de atacaksın. Ben öyle yaptım. Herkes askerde sigaraya başlar, ben askerde sigarayı bıraktım.
HEP ARKAMDAKİLERE BAKTIM
- 'Bu yıl çok kötü geçti, bitse de kurtulsak' dediğiniz bir yıl oldu mu?
Yok, hayatımda hiç şikayetçi olmam.
Hayatta en önemli şey sağlıklı olmak.
Kimseye tutunmadan ayakta durabiliyorsan, maddi-manevi kimseye yük olmuyorsan; bundan büyük mutluluk var mı? Bizim mutsuzluğumuzun sebebi şu; biz hep önümüzdekilere bakıyoruz.
Önümüzde kimler var? Önümde kotrası olanlar var, uçağı olanlar var, Miami'de evi olanlar var, bilmem nerede bilmem nesi olanlar var. Ama biz hiç arkamızda bıraktıklarımıza bakmıyoruz. Benim arkamda 'Hıncal gibi olmak isterim' diyen en az 40 milyon insan var. O zaman ben önümdeki 15 kişiye mi bakayım, arkamdaki 40 milyona mı? Arkana bakarsan 'O zaman teşekkürler Allah'ım' diyorsun. Benim yaşam felsefem bu.
Ben hep arkamdakilere baktım.