Küresel salgınla birlikte tüm dünya birbirine daha çok bağlandı sanki... Herkesin dayanışma ve empati yetilerinde ciddi bir artış başladı. New York'ta olduğum zamanda vaka sayıları daha azken, korona haberlerinin yanında sanat, müzik, sporla ilgili özel dosyalar da hazırlanıyordu gazetelerde. O günlerde ünlü koleksiyoner Michael Manganiello röportajında orada yaşayan Türk sanatçı Sarp Kerem Yavuz'dan övgüyle bahsetmişti. O sanatçı, karantina günlerimin en güzel hediyelerinden oldu. Bir gün Houseparty uygulamasında şans eseri tanıştım kendisiyle. O günden sonra her sabah 'Amerika'da ne oluyor, ne bitiyor?' değerlendirmesini beraber yapmaya başladık. Sonra ondan karantina günlerinde neler yaptığını anlatan bir yazı kaleme almasını istedim. Yazdıklarından öyle etkilendim ki, 'Dünyanın dört bir yanında karantina günleri nasıl geçiyor?' diye bir dosya hazırlamak istedim. Bu dosya için İspanya'da yaşayan bir diğer gururumuz sanatçı Melis Binay'a da ulaştım. 'O şahane çağdaş sanat eserlerine virüsün etkisi nasıl oldu?' diye sordum. İşte bu köşede bir süre dünyanın dört bir yanındaki sanatçıların karantina günlüklerine de yer vereceğim. Bugün Sarp Kerem Yavuz'la başlıyoruz, Melis Binay'ın hikayesini de hafta içi karantina günlüklerinde okuyabilirsiniz.
SANATÇI SARP KEREM YAVUZ'UN KALEMİNDEN
'New York'ta yaşam hiçbir kıyamet filmine benzemiyor'
Dünyanın sonunu tasvir eden filmleri izlemeyi hep çok sevmişimdir. Belki de meslek gereği yaratmayı sevdiğimden, büyük ölçekli yıkım izlemek tuhaf bir şekilde çekici geliyordu. Ancak New York'ta hayat, hiçbir kıyamet filmine benzemiyor çünkü karşı karşıya olduğumuz bu görünmez düşman her yerde. Hani 'The Day After Tomorrow'daki gibi şehri yutan bir dalga değil mesela... Evde oturmak da dünyanın en pasif hayatta kalma biçimi olduğundan yadırgamamak mümkün değil. Gelen meyve sebzeleri etil alkolle yıkayıp öyle eve sokuyorum. Bunları getiren çalışanlar yakında grev yapacakmış. Türkiye'de konuştuğum herkes "Amazon getirmiyor mu?" diye soruyor, Amazon teslimat tarihleri artık en erken Nisan sonu. Buranın organik Macro'su tabir edebileceğimiz Trader Joe's'lar girişlerine 2 metrelik aralıklar koymaya başladılar. Herkes o aralıklarda birbirine temas etmeden bekliyor, sayıyla içeri alınıyoruz.
19.00 ALKIŞ SAATİ
Saat 19.00'da herkes pencereye, balkona çıkıp moral olsun diye sağlık çalışanlarına alkış tutuyor. Evimin iki blok ötesinde çok büyük bir hastane var. Bugün alkışlarımızın ortasında art arda birkaç ambulans geçti caddeden, sirenlerle bitti moral faslımız. Yılmamak için evde yemek pişirip yapıcı aktivitelerle vakit geçirmeye çalışıyoruz. İşin komik tarafı, ben zaten evden çalışan biriyim. Düzenimde olağanüstü bir değişiklik olmadı. Hala sabah gün doğarken yatıp öğleden sonra kalkıyorum, çayımı demliyorum, kedim Şurup'un mamasını koyuyorum, sonra da çözüm arıyorum...
SERGİLER İPTAL EDİLDİ
Çözüm arıyorum çünkü bu ilkbahar Art Dubai'de, Art Paris'te, Oslo'da Vasil Souza Gallery'de, Istanbul'da Step'te, bir de iflaslarını yeni anons eden online müzayede evi Paddle8'te toplam beş sergim olacaktı. Oslo'da içinde bulunduğum ve Elton John AIDS Vakfı'na bağış için üretilen yeni bir fotoğraf kitabının lansmanı vardı, o da iptal... Bir çağdaş sanatçı için beş tane sergi iptali ne kadar korkunç bir şey hayal edebiliyor musunuz? Baskılar üretilmiş, çerçeveler üretilmiş, Almanya'dan UV filtreli müze camı takılmış... Yatıp kalkıp Türkiye'de baskıcılarım olan ve her işimi muhteşem bir özveriyle üreten Date-İst'e dua ediyorum. Onlar olmasa şu an ben de Paddle8 gibi iflasımı anons ediyor olabilirdim.
ÇİZMEYE BAŞLADIM
Evde kaldığım süre zarfında ürettiklerime gelirsek... Yeniden çizim yapar oldum ancak 20 yaşından beri romatizmam olduğu için çok sık çizemiyorum. 'Fotoğraf çekelim, karantinayı biraz delelim' diye bir arkadaşımla konuşuyorduk, iki gün önce korona oldu, hastaneye kaldırıldı. Şimdilik fotoğraflar askıda. Legolardan bir süredir ürettiğim işler vardı, sürpriz olsun diye bekletiyordum. Dedim ki madem fani dünya, neyi bekliyorum? Instagram'da onları da paylaşmaya başladım.
'Sağlık çalışanları için müzayede organize ediyorum'
Sarp Kerem Yavuz, karantina günlerinde geliştirdiği projeleri şöyle anlattı: "New York'ta şu an konuk sanatçı olduğum Leslie Lohman Müzesi ve Christie's Müzayede Evi'yle ortak projeler geliştiriyoruz. Belli bir yüzdesi sanatçılara, belli bir yüzdesi de sağlık çalışanlarına ekipman ve maske alınması için bağışlanacak. Birincisi şu an yayında, https:// www.32auctions.com/FightCorona sitesinde. Bunların dışında ben çareyi Instagram üzerinden mini müzayedeler yapmakta buldum. Sergi fiyatlarının yüzde 10'undan başlatıyorum eserleri, o gün story'leri kim takip ediyorsa dilerlerse direkt mesaj atıp bir teklif yapıyorlar. Ben de bu sayede en azından önümü görebiliyorum. Ama bu durumun sanatçılar üzerindeki etkisini kelimelerle ifade edebilir miyim bilmiyorum, çünkü çoğumuz şu an başka bir mesleğe yatay geçiş yapamayacağımız gibi, iptal olan sergilerin masraflarını da yüklenmiş durumdayız."