Lupita Nyong'o daha ilk sinema filminde (12 Years a Slave) En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar'ını kazanmıştı. Filmde sefil bir halde işkence gördüğü sahnelerde bile güzelliğiyle parıldıyordu.
Ve People dergisi, Lupita'yı yılın en güzel kadını seçti. Lupita, bildik, genele hitap eden bir güzelliğe sahip değil, Kainat Güzelli seçilmez. İnce, uzun boylu, göğüsleri küçük, kalçası da kendisini fark ettirecek ölçüde değil. Lakin elmacık kemikleri, dudakları, gözleri, çenesi sanki kalemle çizilmiş gibi belirgin ve güzel. Bu sıra dışı güzelliği anlamlı kılan ise Lupita'nın hüzünle karışık gülen gözleri. Elbette People dergisi Lupita'ya bu unvanı güzelliği kadar, güçlü karakteri ve star ışıltısı için de layık gördü.
Meksika'da doğan, Kenya'da büyüyen, ABD'de Yale Üniversitesi'nde oyunculuk okuyan Lupita, küçük bir kızken kendisini çok çirkin bulurmuş. O günleri bakın nasıl anlatıyor Lupita:
AÇIK TENLİ OLMAK İÇİN...
"Televizyonu açıp sadece açık tenli insanları gördüğümü hatırlıyorum. Gece gibi simsiyah cildimle alay ederlerdi. Ve benim Tanrı'dan, mucizeler yaratandan isteğim, bir gün açık renkte bir tenle uyanmaktı. Sabah yeni cildimi görmek için öyle bir heyecanla uyanırdım ki, aynanın karşısına geçmeden kendime bakmazdım bile, çünkü ilk önce açık tenli yüzümü görmek istiyordum…
Tanrı ile pazarlık yapmaya çalışırdım. Eğer istediğimi verirse artık kesme şekerleri yürütmeyecektim.
Eğer beni birazcık daha açık tenli yaparsa, annemin sözünü dinleyecektim, okul kazağımı bir daha asla kaybetmeyecektim. Ama anlaşılan Tanrı bu pazarlıklarımdan pek de etkilenmedi, çünkü hiçbir zaman daha açık bir tenle uyanmadım.
Ve sonra Alek Wek sahneye çıktı. Ünlü bir modeldi ve gece kadar karaydı. Bu kadar benzediğim birisinin güzel olarak nitelendirilmesine inanamamıştım. Böylece güzelliğin kapısında nöbet tutanlar tarafından daha görünür, daha beğenilir oldum."
Nerden nereye… Açık tenli olmak için dua eden bir kız çocuğundan, siyah ırkın güzellik sembolüne dönüşmek, müthiş bir ironi.