Can Dündar, tatil havasından olsa gerek, epeydir 'light' konular yazıyor. 'Taksici terörü', 'Çin malı bekaret' vs.
Dün de Hilal Cebeci ve 'panpişleri' diyarına yelken açmış...
Dündar'ın 'light' yazılarını okumak da keyifli ama mesai arkadaşı Banu Güven'in kovulması hakkında ne düşündüğünü de merak ediyor insan!
FAVORİM DÜNDAR'IN TAVRI
Yazar arşivine girdim, baktım, eski yazılarında da bahsetmemiş Güven'den...
Cengiz Semercioğlu'nun 'Banu neden ağlıyor ki?' temalı yazısının üstüne dün Ahmet Hakan da 'Banu'dan kahraman yaratma sevdasından vazgeçin, mesleğinde başarısız bir sunucudan kurtulduk' anlamına gelen bir yazı döşemiş.
Güven vakasında benim favorim Dündar'ın tavrı oldu. Cebeci'nin 'panpişleri' bu bunaltıcı yaz günlerinde en azından insanda serinlik hissi bırakıyor.
Öyleyse benden de bir 'yaz yazısı' gelsin. Sıkı durun yazın şarkısını açıklıyorum: 'Pompalamasyon'...
HAYATIN ÖZETİ ASLINDA
Söz yazarımız bu eserinde 'pompalamasyon' olarak özetlediği hayat felsefesini dile getiriyor:
"Pompalamasyon bu benim misyon / Afrodizyak istemez doğuştan hazır füzyon / Woowoowoo baby yoo bu gece gelip benim ol... Seksi bakışlarıyla verdi bana yetki / Pompalamasyon gece gündüz / Ben makineyim bu da benim işim / Çevremde çok kız var pompalamazsam ağlarlar..."
Diyar Pala ve Mercan'ın seslendirdiği şarkının klibi de 'olay':
İnsan azmanı bir genç, 10-12 tane kız arasında, elinde bisiklet pompası, habire pompalıyor...
Sevdim bu şarkıyı... Yazan hayatın özetini geçmiş aslında... Hayat nedir ki? Yemek, içmek ve 'pompalamasyon'...
Freud abi de aynı düşüncede aslında.
İnsanoğlu;id, ego ve süper ego arasında çırpınıp duran bir varlık sadece.
Medyada otosansürmüş, yeni anayasaymış, insan haklarıymış hepsi hikaye...
Bilimadamları da söylüyor; çok düşünmek iyi gelmiyor insana. Çok paran da olsa memleketi, hayatı vs. çok kafaya taktın mı, mutsuz oluyormuşsun.
Önemli olan gemiyi bir şekilde yürütmek, arada kıdem tazminatını kurtarın yeter!
Gerisi boş, her şey hikaye!