Sporda yaşanan bazı olayları görünce "Amaaan, bana ne? Ben televizyon yazarıyım" deyip arkamı dönemiyorum. Çünkü mesleğe spor muhabiri olarak başladım. Yıllarca gazetelerin ve televizyonların spor servislerinde çalıştım. Halen TSYD üyesiyim. Bu nedenle içimdeki ateşli spor yazarını bir türlü küllendiremiyorum...
Bu girizgahı yazmama sebep olan; atletizmdeki doping skandalları... Süreyya Ayhan Kop'tan sonra Aslı Çakır Alptekin ve Nevin Yanıt da doping musibetinin pençesinde inim inim inliyorlar.
2002 yılında yapılan Avrupa Şampiyonası'nda ülkemize atletizmdeki ilk altın madalyayı getiren Süreyya Kop; ilk olarak 2004 Atina Olimpiyatları öncesinde, sonra da 2008 Pekin Olimpiyatları'na gitmeden doping kontrolünden kaçtığı için uluslararası organizasyonlardan ömür boyu men cezasına çarptırılmıştı. Aslı Çakır Alptekin de 2012 Londra Olimpiyatları'nda 1500 metrede elde ettiği birincilikle göğsümüzü kabartmış, ancak daha sonra onun da başı dopingle belaya girmişti. Ardından 100 metre engellide üst üste iki Avrupa Şampiyonluğu kazanan Nevin Yanıt'ın da doping incelemeleri pozitif çıkmıştı.
Şimdi Alptekin'in ömür boyu, Yanıt'ın da iki yıl müsabakalardan men cezası alması söz konusu...
SESİM GELİYOR MU?
Bu sütunlarda, özellikle kadın sporcuların doping belasına karşı korunmaları konusunda, neredeyse tüm dünyayı karşıma alacak kadar iri laflar ettim. Mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim. Ama aynı kararlılığı ve cesareti bu ülkenin sporuna yön verenlerden beklemek de hakkım. Güreş, halter ve atletizm... Son yıllarda doping nedeniyle yüzümüzün sürekli kızardığı branşlar. Peki, bu sporcular; uluslararası şampiyonalara gönderilmeden önce testten geçirilmiyor mu? Günümüzün ileri tıp teknolojilerinin yardımıyla artık sıradan bir laborantın bile belirleyebileceği doping bulguları için neden önceden önlem alınmıyor, tetkik yapılmıyor? Bu vurdumduymazlıkla, bu adamsendecilikle mi 2020 Olimpiyatları'na talip olacağız? Bu saatten sonra biz yapsak yapsak, Doping Olimpiyatları yaparız! Bu sütunlarda 'Kadınlık olimpiyatlarda ölüyor' diye yazdığımda beni çarmıha germeye kalkanlar; sesim geliyor mu?
ÖNCE 'TEMİZ RAPORU' ŞART!
Olimpiyatlardan, şampiyonalardan altın madalyalar ile dönüldüğünde sağ olsun herkes bu sporcuların yanında; onlarla birlikte fotoğraf çektirmek, boyunlarına altın iğnelemek için sıradaydı. Ama doping olayı patlayınca, ortada kimseler kalmadı...
Bir milli atleti, daha önce adı doping olayına karışmış ve ömür boyu men cezası almış bir atlet aileye emanet etmek, nasıl bir gaflet ve dalalettir?
At izinin, it izine karıştığı bu ortamda; şimdi kim kimden, nasıl hesap soracak? Verilen altınlar, hediyeler nasıl geri alınacak? Sponsorların uğradığı 'prestij zararı' kimden, nasıl karşılanacak? Atlet kızımızın, üzerinde gelinlik, elinde altın bileziklerle geldiği o bankanın televizyon reklam kampanyası için harcadığı milyonlar ne olacak? Hepsinden önemlisi, Türk halkının 'incinen gururu' nasıl tamir ve tazmin edilecek?
Çok acı ama Spor Bakanı artık şampiyonlara altın dağıtmadan önce, 'temiz raporunu' beklemek zorunda!