Bayramda bir grup basın mensubuyla birlikte Doğuş Grubu'nun Hırvatistan'ın şirin sahil kenti Zadar'da düzenlediği Zadar Doğuş Basketbol Turnuvası'nı takip ettim.
Doğuş'un marina yatırımlarını da yerinde görme fırsatımız oldu.
Bu yatırımlar sayesinde ekonomik krizle boğuşan Zadar halkının Türkler'i kurtarıcı gibi görmesi ise ayrı bir yazı konusu.
Doğuş Grubu, Hırvatistan'daki ekonomik yatırımlarını spor ve sosyal etkinliklerle de destekleyerek ülke halkının kalbini kazanmış gibi görünüyor. Zadar küçük bir şehir ama turnuvaya Olimpiyakos, Bayern Münih, Fenerbahçe ve flaş transferleriyle dikkat çeken Darüşşafaka Doğuş takımları katıldı. Konserler verildi, maçlar oynandı, küçük çocuklar Euroleague'in yıldızlarıyla basket oynama fırsatı buldu.
Bu yıl ülkemizi Euroleague'de temsil edecek Darüşşafaka Doğuş; Real Madrid'den Marcus Slaughter, Alba Berlin'den Reggie Redding, Türkiye'den Semih Erden, Oğuz Savaş ve Emir Preldzic'i kadrosuna katarak iddialı bir konuma geldi. Ama bu yatırımlar sadece başlangıç gibi görünüyor. Doğuş'un hedefleri daha büyük!
'OYUNDA KAL' PROJESİ
Doğuş Grubu Gayri Maddi Varlık Yönetimi Başkanı Semih Yalman, bu hedefi; Türkiye'de basketbola NBA kalitesini getireceklerini söyleyerek özetliyor aslında. Yalman; kot pantolon, tişört ve kafasında şapkasıyla alıştığımız yönetici profilinde çok farklı bir profil çiziyor. Sanki yönetici değil de takımın taraftarı gibi; belki de başarısının sırrı bu. Üniversitelerde 'hayal kurma' dersleri veren, öğrencileri hayallerinin peşinde gitmeleri yönünde cesaretlendiren Yalman Bey'in birçok kitabı var, üniversitelerdeki söyleşilerini YouTube'dan izleyin derim.
Yalman'ın Darüşşafaka Doğuş'la ilgili hayalleri belki de bu yıl Euroleague'de Türkiye'yi tam dört takımın temsil etmesine de vesile oldu. Aslında Darüşşafaka Doğuş, ligi normal sezonda üçüncü bitirdi, play-off'larda da elendi. 'Euroleague yönetimini nasıl ikna ettiniz?' diye sorduğumda Yalman, "Katılmamız için onlar bize teklif getirdi. Yaptığımız yatırımları, potansiyelimizi gördüler ama en önemlisi 'Oyunda Kal' sosyal sorumluluk projesi onları etkiledi. Euroleague yönetimi 'Sportif başarı yetmez, sosyal sorumluluk projeleri de lazım' diyor ve bu çerçevede de sosyal sorumluluk platformu One Team'i başlattı. Bizim bu projeden çok önce 'Oyunda Kal'ı başlatmamız da onları etkiledi."
'YÖNETİCİ OLMAK DAHA ZOR!'
Söyleşimizde Yalman, yaratıcısı olduğu 'Oyunda Kal'dan da şu sözlerle bahsetti: "Bu sosyal sorumluluk projesi, gençleri basketbol ve spora yönlendirerek kötü alışkanlıklardan uzak tutmayı amaçlıyor. Bu proje kapsamında Nisan 2014'ten bugüne kadar 25 bin çocuğa ulaşıldı, 40 basketbol sahası baştan inşa edildi veya yenilendi. Kısa bir süre içerisinde 25 yeni saha da yapılacak. Biz özellikle Anadolu'nun ücra köşelerinde ya da büyük şehirlerin varoşlarında bu sahaları yapıyoruz. Bu sosyal sorumluluk projesi One Team kapsamında devam edecek."
Türk basketbolunun efsane oyuncusu İbrahim Kutluay, Zadar'da karşımıza Darüşşafaka Doğuş İcradan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi olarak çıktı. Kutluay, 'Yönetecilik mi, yoksa oyunculuk mu daha zor?' soruma şu yanıtı verdi: "Yöneticilik daha zor; sahada kontrol sizde oluyor ama yöneticiyken bu mümkün değil. Yöneticiyken teknik kadro da dahil bütün takımı yönetmek, doğru oyuncuları bulmak gerekiyor.
Oyuncuyla doğru iletişim de önemli. Basketbolcuların robot değil, birer insan olduğunu bilmeniz gerekiyor. Tabii bazen yukarıdan maç izlerken, 'Şimdi sahada olup gereken üçlüğü ben atsam' da demiyor değilim. Her işin kendine göre güzellikleri ve zorlukları var."
Güçlü bir takım kursanız da, iyi bir salonunuz olsa da bu işin en zor kısmı taraftar grubu oluşturmak. Geçmişte basketbola yatırım yapan başka markalar da bu sorunu yaşadı.
İşin bu en zor kısmıyla ilgili Kutluay'ı umutlu görmek beni şaşırttı: "Evet, en zoru taraftar yaratmak ama zamanla biz bunu da başaracağız.
Geçmişte bedava bilet dağıtan, otobüsle taraftar toplayan takımların hatalarını tekrarlamayacağız.
Aidiyet duygusu oluşturmak çok önemli. Hayalci olmayalım; Türk halkı sportif başarıya bakıyor. Önce takım başarılı olmalı, daha sonra göze hoş gelen bir basketbol oynamalıyız. Darüşşafaka öğrencilerinin ve mezunlarının bu takımı destekleyeceğini biliyoruz. İnsanların eşi, dostu, sevgilisi, çocuğuyla gelecekleri bir atmosfer yaratacağız. Maç izlemesi çok keyifli bir salonumuz olacak, NBA kalitesini yakalamaya çalışacağız. Tabii bu da zamanla olacak."
'KÖTÜ TEZAHÜRAT OLMAYACAK'
Yalman'ın enteresan fikirleri var: "Bizde kötü tezahürat olmayacak, iyi tezahürat için yarışma düzenleyeceğiz. Bir ekol yaratmanın peşindeyiz. Basketbolcu yetiştireceğiz, çocuklara spor sevgisini aşılayacağız. Bir mahalle takımı gibi olacağız. Hani herkes mahallesinin takımını tutar ya öyle bir aidiyet duygusunu yaratmak istiyoruz. ABD'deki spor ve eğlenceyi bir araya getiren NBA'yi örnek alacağız.
İzleyici eğlencenin bir parçası olacak."
Söyleşiden edindiğim izlenim ise şöyle: Son dönemde eğlence, yeme-içme ve tatil sektörlerine büyük yatırım yapan Doğuş Grubu, eğer Darüşşafaka Doğuş'a yaptığı yatırımla basketbolumuza NBA'e yakın bir kalite anlayışı getirirse Türkiye'deki spor endüstrisinde yeni bir sayfa açılabilir.
Elbette bu gelişme, Doğuş'un eğlence sektörüne yaptığı yatırımları da olumlu yönde etkileyebilir ve kazanan da Türk sporu olur.