Doğan Kabak Bi Başka Youtube kanalında 18 senelik otomobil dergiciliğinden YouTube'a geçiş sürecini anlattı. Dergicilik döneminde haftada 4-5 defa test sürüşü yaptığını ve birinde otomobille takla attığını söyleyerek "O kazayı yaptığım yerde salep bitkisi toplanıyormuş. Kazadan önce kimse yokken kazadan sonra her taraf insan doldu. 'Acaba öldüm mü?' diye düşündüm. 'Bu kadar insan yoktu. Burası öteki dünya mı?' dedim kendime" dedi.
Pandemide neler yaptın? Nasıl gidiyor hayat şu sıralar?
Ben evde oturmayı çok seven ama hiç evde oturamayan bir insan olduğum için benim adıma çok garip bir süreçti. Başlarda "ne güzel evde oturuyoruz" diyordum, ama sonrasında baya bir sıkıldım. Çünkü çocukluktan beri çalışmaya alışmışım. Çalışmayı çok seviyorum. O yüzden o durağan hâl beni sıkmaya başladı. Sonrasında yeni normale döndük. Ama şimdi yine yasaklar geldi. Düşünmeye başladım "ne yapacağız" diye.
Çekimlerinize de yansıyordur bu durum. Bunu nasıl aşıyorsunuz?
Küçük bir kadroyla çalışıyoruz. Kadromuz 5-6 kişilik bir kadro. Ama aktif olarak çekimlerde çalışan kişi sayısı 3-4. Hepsine önerilerde bulunup zaman zaman Covid testi yaptırarak devam ediyoruz. Benim için en çok aksayan tarafı bu işin yurt dışındaki otomobillerin dünya lansmanlarına katılmak, ilk sürüşlerine katılmak.
Çocukluktan gelen bir otomobil tutkusu, babanın amcanın mesleğinden dolayı oto sanayide geçen bir çocukluk. Hem biraz o dönemlerden bahsedip hem de şu an bu tutkunu yaşayabiliyor olmanın nasıl bir duygu olduğunu anlatır mısın?
Bence otomobil tutkusu okuyup araştırıp edinilebilecek bir şey değil. Doğuştan gelen bir şey. Tabii ailenin, arkadaşların da etkisi vardır ama ben en küçük halimi hatırladığımda bile bir otomobili görüp heyecanlandığımı biliyorum. Kara Şimşek dizisi vardı küçükken. Tüm mahalle bir evde toplanıp iç çeke çeke izlerdik. Çocukluktan itibaren gelen bir tutku bu bendeki. Daha sonra babamın oto sanayide boyacı, amcalarımın kaportacı, yedek parçacı olmasından dolayı çocukluğum orada geçti. Arabalarla haşır neşir olma durumum orada devam etti. O tutku da gün geçtikçe büyüdü. Şu anda bu işi yapıyor olmak en büyük mutluluk benim için. Hayatında en çok şükrettiğin şey ne diye sorarsanız tutkumu iş haline getirmek derim. Çok büyük bir konfor. Kendinizi iş yapıyor gibi hissetmiyorsunuz. Şimdi sizinle çıksam bir otomobile binsem o otomobili size nasıl anlatıyorsam aynı şekilde onun videosunu çekiyorum. Ekstra bir çaba sarf etmiyorum. Tutkunun işe çevrilmesinin somut örneklerinden biriyim ülkemizde. İnşallah herkese nasip olur.
"KOMŞUMUZ BENİM CİNLERE KARIŞTIĞIMI DÜŞÜNMÜŞ!"
Babanın arabasını kaçırdığın ilk günü hatırlıyor musun?
Elim ayağım titriyordu. Çok büyük bir heyecan. Çok büyük bir şey çalıyormuşsun gibi bir his. Kendime yöntemler geliştirmeye başlamıştım. Babam 7'de işe gidiyordu. Ben sabah 5'te kalkıp arabayı kaçırıyordum. Bir sabah kalktım dışarı çıktım. Komşumuz Hatice teyze balkonda beni gördü, ben de onu gördüm. Hiçbir şey yokmuş gibi elimi cebime koyup yürümeye başladım orada. Alacakaranlıktı. İçeri girecek gibi değildi Hatice teyze. Ben de eve döndüm, uyudum. Kalktığımda ev karışmıştı. Hatice teyze benim cinlere karıştığımı düşünmüş, sabahın beşinde deli gibi yürüdüğüm için. Sonra evdekiler "bu çocuğu psikoloğa mı götürsek hocaya mı götürsek?" diye konuşmaya başladı. Bu baskı 1-2 gün sürünce ben de çıkıp anlattım durumu. "Arabayı kaçıracaktım" dedim. Babam da biliyormuş bunu zaten. Çünkü o sabah 7'de işe giderken arabanın motoru sıcak olduğu için anlıyormuş. Babam kendi de yapmış zamanında, o yüzden bana bir şey dememiş.
18 senelik otomobil dergiciliğinden YouTube'a geçiş süreci nasıl oldu?
Bir buhranla oldu. Keyifli günlerdi benim için o zamanlar da. Bu işe girenlerin hayalidir, ofis boy'lukla başlarsın muhabir, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni olursun. Sonrasında da kendi dergini alırsın. Ben de İngiliz otomobil dergisi aldım. İlk ay her şey muhteşemdi. İkinci ay darbe girişimi oldu. Ondan sonra her şey yokuş aşağı gitmeye başladı o 3 sene zarfında. Olacak gibi değildi. Dergiyi kapatma kararı aldım. Daha sonra OTOPARK.com adlı YouTube kanalı ile içerikler yapmaya başladık. Sonrasında ben onlardan ayrılıp tek başıma bir kanal açtım. Ama para kazanırım düşüncesi yoktu. O dönem ne yapacağımı bilmiyordum ve bir şeyler yapmam gerekiyordu. Kendimi oyalayayım diye başladım. Sonrasında iş buralara kadar geldi.
"DERGİDE DE BAŞLIKLARI BEN ATARDIM"
Özellikle YouTube Türkiye'de içerik olarak son yıllarda gelişen ve değişen bir durum var. Siz de oluşturduğunuz içeriklerle kaliteyi arttıran YouTuberlardan birisiniz. Siz kimleri takip ediyorsunuz?
Türkiye'deki hemen hemen her otomobil kanalına bakıyorum. Eğlence kanallarına da bakarım. 12 yaşındaki genç bir arkadaşımızın çektiği bir videodan bile feyz alabiliyorum. YouTube bu yüzden çok güzel bir mecra. Kötü örneklere de bakarak "bunu sakın yapma" diyerek kendini uyarabiliyorsun. Öyle de bir mecra. Tabii yabancı kanalları çok fazla izliyorum. Çünkü onların imkânları çok daha fazla. Yaptıkları işlerde çok yaratıcı olabiliyorlar. Onları izleyip feyz aldığım oluyor. Dergicilik geçmişimden gelen bir editöryallik tarafımın olması da bu işte çok fayda sağlıyor bana. YouTube'ta en önemli şeylerden biri başlık. Dergide de başlıkları ben atardım. O yüzden şu anda zorlanmıyorum. 10-15 sene önce dergide yaptığım içerikleri şu an YouTube'a da yapıyorum. Kendi geçmişim de bana bir kaynak oluyor.
Tutkunu olduğunuz otomobilin içinde yaşadığınız en ilginç anı neydi?
18 sene boyunca çok fazla otomobil test ettim. Bazen haftada 4-5 otomobil test ediyorsun. O zamanlarda yaptığım tek kaza var. Bir otomobille takla atmıştım. O kazayı yaptığım yerde salep bitkisi toplanıyormuş. Kazadan önce kimse yokken kazadan sonra her taraf insan doldu. "Acaba öldüm mü?" diye düşündüm. "Bu kadar insan yoktu. Burası öteki dünya mı?" dedim kendime.
Arabada gördüğünüz zaman aklınızı başınızdan alan, ilk dikkat ettiğiniz özellik ne?
Dışarıdan baktığımda ilk dikkat ettiğim şey janttır. Arabayı en çok gösteren şey jantıdır. İçeride de koltuktur. Koltuk çok ilgimi çeker. Kendi kullandığım araçlarda da koltukları modifiye etmişimdir, değiştirmişimdir. O kadar para verip bir araba alıyorsun oturduğun şeyin konforlu olması lazım diye düşünüyorum.
"HAFTA İÇİ LAMBORGHINI, HAFTA SONU FERRARİ KULLANIRDIM"
Sınırsız bütçeniz var ve ömrünüzün sonuna kadar kullanacağınız 2 araba seçeceksiniz. Bu arabalar hangileri olurdu?
Ne güzel. Biraz hayal kurabilir miyim? :) Bir tanesi kesinlikle Ferrari olurdu. 458 İtalia modelini çok seviyorum. Biraz vakit geçirdim kendisiyle. Sahip olmayı arzuladığım bir otomobil. Diğeri de Lamborghini Urus olurdu. Bir tane yüksek bir tane süper spor olurdu yani. Ferrari'yi hafta sonu kullanırdım, Lamborghini'yi hafta içi kullanırdım. Bu gece bana uyurken hayal çıktı :)
Ümit Erdim ile olan dostluğunuza da değinmeden geçmek istemiyorum. Çok sıkı bir bağ var aranızda. Nasıl oluştu bu?
İzmit Körfez Pistinde yarışlar vardı. O dönem de joker gibiydik, muhabirlik, foto muhabirlik yapıyorduk. Ben de fotoğraf çekmeye gidiyordum yarışlara. Ümit de oradaydı. Bizi orada bir buluşturdular. Sonra Ümit bizim dergi sabahlama gecelerimize gelmeye başladı. Sonrasında samimi olduk. 17 senedir arkadaşlığımız devam ediyor. Üç buçuk sene aynı evi paylaştık. Şimdi de çok yakın oturuyoruz. Çok güzel bir dostluğumuz var.
Birkaç tweetinize göz attım sorularımı hazırlarken. Oradan da sorular sormak istiyorum.
Eyvah! :)
"Bu insanlar kornaya neden uzun uzun basıyor?" demişsiniz. Gerçekten neden!?
O tweeti kuaföre giderken yaşadığım bir olay sonrası yazdım. Kuaförüm Hasan'a da buradan selamlar :) Trafik sıkıştı. Yanımdaki otomobil hiç durmadan kornaya basıyordu. Öndeki trafiğin akması için mucizevi bir şeyin olması lazım. Amerikan filmi çekiliyor olması lazım, arabaların uçması lazım. Kornayla açamazsın. O sırada da yazmış bulundum takipçi arkadaşlar ne düşünüyor diye.
Instagram'da takip etmeyi bırakmak isteyip bırakamadığınız insanları ne yaptınız? Takipten çıktınız mı?
Hayır, takip etmeyi bırakamadım. O insanlara da sesleneyim, beni takibi bırakın da uğraştırmayın. Sosyal medya insanı değiştiren bir şey. İnsanların ilgi çekmek için garip garip şeyler yapabildiği bir yer. Böyle şeyleri görünce "bu ne yapıyor?" diyebiliyorsun.
Araba fiyatları düşecek mi?
Birçok dinamik var. O dinamikleri iyi analiz etmek lazım. Ben analiz tarafında değilim işin. Ama tabii benim de fikrim var. Birçok parametre var. Dolar, döviz kuru var, Pandeminin ne tarafa gideceği önemli. Üretim durursa fiyat artacak. Arz talep meselesi bu. Fiyatlar hiçbir şekilde ucuzlamaz, benim şahsi fikrim bu yönde. Diğer taraftan Euro, Dolar kuru artmaya devam ettikçe yine otomobil fiyatları artacak. Üretim devam ederse fiyatlar stabil bir hale gelebilir. Sıfır arabaların fiyatı artınca ikinci el arabaların da fiyatı artıyor haliyle. İlan sitesinde de tüketiciler belirliyor kendi otomobillerini diğerleriyle kıyaslayarak.
"İLERİDE SERDAR ORTAÇ GİBİ OLMAKTAN KORKUYORUM"
"İleride Serdar Ortaç gibi olmaktan korkuyorum" Neden?
Ben 40 yaşındayım. Serdar Ortaç ile büyüdüm. Magazinde çok güzel bir hayatı olduğunu etrafında bir sürü insan olduğunu görüyorduk. Şu anda canlı yayın açıp böyle bekliyor, kameraya bakıp 1-2 cümle söylüyor. Şimdi benim de etrafımda çok güzel insanlar var. "Acaba 10 sene sonra ben de Serdar Ortaç gibi olur muyum" diye düşünmedim değil.
Elon Musk neden denyo çıktı?
O sırada California'yı pandemiden dolayı kapamışlardı. Ama o fabrikasında üretime devam edeceğini söylemişti o zamanlarda. Çok tepki de almıştı. Ben de o yüzden tepki verdim. Ama sert bir tepki vermişim. Geçen gün dünyanın en zenginleri açıklandı şu an dünyada dördüncü sırada. Biraz sert bir tepki vermiş olabilirim. Tam denyo değilmiş :)
O MU BU MU?
Rolls Royce mu Bentley mi?
Rolls Royce.
Oto sanayi mi lüks bir araba galerisi mi?
Oto sanayi.
Performans mı görüntü mü?
Performans.
Dizel mi benzin mi?
Benzin.
Adrenalin mi güvenlik mi?
Adrenalin.
Şahin mi Doğan mı? Yoksa Doğan görünümlü Şahin mi? :)
Doğan. Daha lüks. Otomatik camı falan var :)
Kış lastiği mi yaz lastiği mi?
Hava 7 derecenin altındayken kış, üstündeyken yaz lastiği.
Otomatik mi manuel mi?
İyi bir otomatik.
Sunroof mu cabrio mu?
İkisi de değil. Coupe :)
Berkcan Güven şarkıları mı Reynmen şarkıları mı?
Berkcan Güven şarkıları.
Dikkat Şahan Çıkabilir'deki Şahan tiplemeleri mi, Recep İvedik mi?
Dikkat Şahan Çıkabilir tiplemeleri.
Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde hakem olmak mı yedek kulübesinde olmak mı?
Yedek kulübesinde konforlu şekilde oturmak.
Aşkın sesi mi mantığın sesi mi?
Benim M3'ün sesi, arabamın sesi :) Doğru insansa aşkın sesi.
Pes etmek mi çabalamak mı?
Çabalamak.
EN'LER
Sosyal medyadan aldığın en kötü veya en saçma yorum neydi?
Çok kötü yorum almıyorum. Ama çok kötü yorum yapanı engelliyorum. Ama garip yorumlar aldığım oluyor. Mesela bir çekiliş yapıyoruz. Her şeyin adaletli olmasına dikkat ediyoruz. Ama onda bile "tanıdığına mı çıkıyor?" diye yorumlar geliyor. Aklımın ucundan geçmeyen şeyler garip geliyor.
Bugüne kadarki en kötü date anın nedir?
Gençliğimde iki arkadaşım bir arkadaşlarını bana ayarlamaya çalışıyordu. Kız benim çocukluk arkadaşım çıktı.
Çekerken en keyif aldığın video hangisiydi?
Gece kulübüne Şahin ile gitmek. Çok merak ediyordum. Gittiğimizde kapıda bizi içeri almayan arkadaşın da Şahin'i varmış. Arkadaş da aynı şeyi yaşıyormuş.
İstanbul'da en sevdiğin semt neresi?
Sarıyer. Sahilde yürüyüşe çıkardık boğazım kururdu herkese selam vermekten.
Seni bu hayatta en çok ne şaşırttı?
Bu işin buralara gelmesi şaşırttı. Küçüklükten beri çok ilgi gördüm etrafımdan, sevildim. "Git eğitim al, oyunculuk yap" derlerdi bana. Beni çok severdi herkes, ben de onları severdim tabii. Ama bu işin buralara geleceğini, büyük bir kitlem olacağını zannetmiyordum.
Ergenlikte ailenle zıtlaşıp yaptığın en büyük saçmalık neydi?
Araba kiralayıp tatile gidiyordum.
En güçlü ve en zayıf yönün nedir?
En güçlü yönüm mücadeleci olmam, yılmamam. Karşılığını görmediğimde bile hep çalışmaya devam ettim. Hep rızkımın olduğuna inandım ve o da karşıma çıktı. En zayıf yönüm de çok çabuk demoralize oluyorum. İnsanların enerjisi çok etkiliyor beni. Modum düşebiliyor hemen. İnsanlardan çok etkilenmek iyi bir şey değil.