'Yutmak' ve 'Killology' gibi ödüllü oyunları sahnelemeye devam eden Craft Tiyatro, yeni bir oyunu daha seyirciyle buluşturdu. Hayatını yaşamın sırrını çözmeye adayan İngiliz kimyager Rosalind Franklin'in gerçek hayat hikayesini konu alan 'Fotoğraf 51'i, önceki akşam yapılan prömiyerinde izledim.
ERYİĞİT ÇOK BAŞARILI
Londra'da Yahudi ailenin çocuğu olarak 1920 yılında doğan Franklin, 37 yıllık kısa yaşamına çok şey sığdıran idealist bir kadın. Çağının çok ilerisinde. Hemcinslerinin kaale alınmadığı, kadınların erkeklerle eşit görülmediği bir dönemde güçlü ve dik duruşuyla, azmiyle ve kendini ezdirmeyen yapısıyla kabul görmeyi başarıyor. Erkek egemen dünyada kendini kabul ettirmenin tek yolunun çok çalışmak olduğu bilinciyle insanüstü çaba göstererek alanında önemli yol kat ediyor; DNA'nın sarmal yapısının anlaşılmasına dair geleceğe ışık tutan veriler elde ediyor. İnsanın yapı taşı olan DNA'nın tarihteki ilk net fotoğrafını, X-ışınları ile görüntülemeyi başarıyor. Ancak, bir tespite göre; uzun süre X-ray ışınına maruz kaldığı için yumurtalık kanserinden genç yaşında hayata veda ediyor. O dönem başka bir üniversitede DNA'nın teorik modeli üzerine çalışan James Watson ve Francis Crick adlı iki genç bilim insanı; Franklin'in çekmiş olduğu en önemli DNA fotoğraflarından biri olan 51. Fotoğraf'ı bir şekilde gördükten sonra teorilerini geliştirip DNA'nın yapısını keşfediyorlar ve Franklin'in ölümünden dört yıl sonra 1962'de Fizyoloji ve Tıp Nobel Ödülü'nü alıyorlar. Ancak Franklin'den bahsetmiyorlar bile. Bilim tarihinde kendisinden DNA'nın Görünmez Kahramanı olarak bahsedilen Franklin'i oyunda Funda Eryiğit canlandırıyor. Beden dili ve mimikleriyle Franklin'i başarıyla canlandıran oyuncu; onun heyecanlarını, hırslarını çok iyi yansıtmasının yanında yaşamak isteyip de yaşayamadığı anları da başarıyla sergiliyor. Performansıyla seyirciyi ikna etmeyi başaran oyuncuya Maurice Wilkins rolünde Cem Avnayim başta olmak üzere Orçun Soytürk (Ray Gosling), Selahattin Paşalı (James Watson), Bahadır Efe (Francis Crick) ve Korhan Soydan (Donald Caspar) eşlik ediyor.
TEMPOSU DÜŞMÜYOR
1.5 saatten uzun süren tek perdelik oyunun temposu; Çalışkur'un dinamik rejisi, Kerem Çetinel'in işlevsel dekor ve ışık tasarımı sayesine hiç düşmüyor. Başta, gidip gitmemekte kararsız kaldığım ancak izleyince 'İyi ki gitmişim' dediğim oyun, özellikle Eryiğit'in sıcak oyunculuğu sayesinde soğuk havada içimizi ısıttı.