Atv'nin sevilen dizisi 'Aşk ve Mavi'de Emrah Erdoğan ile başrolü paylaşan Burcu Kıratlı, şu sıralar dizinin yeni sezon çekimleri için yoğun bir tempoya girdi. Geçtiğimiz yıl Kapadokya'daki sert kış havasının kendilerini zorladığını, o nedenle bu yıl çekimlere erken başladıklarını söyleyen Kıratlı ile İstanbul'da bir araya geldik. Emirgan'daki La Boom'da buluştuğumuz güzel oyuncu ile hem bayramlaştık, hem de 'Aşk ve Mavi'nin yeni sezonunu konuştuk...
'Aşk ve Mavi' izleyicileri yeni sezonu merakla bekliyor. Çekimler nasıl gidiyor?
Bu sezona erken başladık çünkü geçen yıl Kapadokya'nın kış şartları bizi geciktirmiş ve zorlamıştı. Elimizde stok olması için çekimlere Ağustos'ta başladık. Çok güzel gidiyor her şey, hava da çok güzel. Senaryoda güzel sürprizler var. Senaristlerimiz seyirciyi şaşırtmayı seviyor ve yeni sezon için güzel bir başlangıç yazmışlar. Bizim bile beklemediğimiz bir ilk bölüm çektik. Bolca drama ve bolca komedi var. Komedi ve dramayı bizim kadar güzel harmanlayan başka bir dizi yok zaten.
'MAVİ'Yİ ÖZLEMİŞİM
Çekimler erken başladığı için yaz tatilinizi kısa tutmak zorunda kaldınız sanırım.
Olsun, yılbaşı tatilimiz daha uzun olacak. Kışın çok soğuk olduğunda tatil yapacağız. Hem böylesi iyi oldu, 'Mavi'yi özlemişim.
'Mavi' karakterini tamamen benimsediniz yani...
'Mavi'yle birbirimize çok benziyoruz.
'Mavi' de aynı benim gibi; çıkışları olan, kimseye eyvallah etmeyen, kendi doğrularını savunan bir kız. Bu yüzden onu çok severek canlandırıyorum.
'Mavi'yi seviyorum...
'Mavi' size şans getirdi ve büyük bir popülerlik yakaladınız. Bunu bekliyor muydunuz?
'Diriliş: Ertuğrul'dan sonra kariyerime başrol oyuncusu olarak devam etmek istiyordum. Tam olarak bu başarıyı beklemiyordum ama tabii ki kariyer planımda vardı. Gençlik dizileri revaçtayken, bizimki gibi bir diziyle başarı yakalamam ayrıca güzel oldu.
Geçtiğimiz yıl cuma akşamlarının lideri 'Aşk ve Mavi'ydi...
Maşallah... Senaristlerimizin başarılı kalemleri, oyuncuların egosuz olması, birbirimizle yakaladığımız süper uyumun ekrana yansıması, toprak işi olması ve Kapadokya'nın güzelliği bir araya gelince, ortaya çok güzel bir iş çıktı.
KONAĞIN YERİNİ BİLMEYEN YOK
Toprak işi derken; bu Anadolu'nun büyüsü mü sizce?
Bence bu iş için Kapadokya'nın büyüsü diyelim... Kapadokya için 'aşk vadisi' derler. Bir şey dilediğinde olurmuş; buna inanmazdım ama oraya gidince gerçek olduğunu fark ettim. Çok istemediğim bir şey bile gerçek oldu mesela...
Kapadokya'da yaşamaya alıştınız mı?
Asla alışamadım. (Gülüyor.) Çok seviyorum ama alışmakla sevmek aynı şey değil.
Sosyal medyayı aktif olarak kullanıyorsunuz. Galiba settekileri de alıştırdınız...
Sette çok eğleniyoruz. "Işıl Abla (Yücesoy), Kenan Abi (Bal) hadi Boomerang yapalım" diyordum, "O ne?" diyorlardı. Şimdiyse onlar çekim aralarında "Hadi Boomerang yapalım" diyor. Emrah başta daha ağırdı bu sosyal medya işlerinde ama onu da alıştırdık. (Gülüyor)
Peki konakta hayat nasıl? Çekimler dışında da orada yaşıyorsunuz. Hayranlarınız gelip saatlerce sizi kapıda bekliyormuş.
Konaktan dışarı çıkamıyoruz, yolda yürüyemiyoruz ama bu çok güzel bir şey tabii ki. Biz yokken yazın bizim konak müze olmuş; birçok kişi ziyarete ve fotoğraf çektirmeye gitmiş. Konağın yerini bilmeyen kalmadı artık. (Gülüyor) Konağın sahibi biziz sanki; set arasında terlikle gezenler, bir odada toplananlar, yatak odasında uyuyanlar... Konakta hayat fena değil.
Babanız ve anneniz, magazin dünyasının tecrübeli isimlerinden... Bu durum sizin için avantaj mı?
Magazinle aram hep iyi oldu.
Magazinin bizim için çok önemli olduğuna inanıyorum. Bizi insanlara tanıtan ve gösteren şey magazin.
İşini kötüye kullananlar dışında, tüm magazinciler bizim için önemli bir iş yapıyor. Babam (Kenan Erçetingöz) bile, "Benim için haber niteliğinde bir şey yaptıysan, kötü bir şey bile olsa kullanırım" diyor. (Gülüyor) Bana "Sen işini doğru yap, ben de... Doğru yaşayalım" der. Magazinin çok içinde olmasam da takip ediyorum.
Babanız hoşunuza gitmeyen bir haberinizi kullandı mı hiç?
Tabii; benimle ilgili bir haber vardı beğenmediğim, bir baktım babam kullanmış. Aradım "Siler misin?" dedim, "Yapmasaydın" dedi ve silmedi. (Gülüyor)
BABAM BANA HARÇLIK VERMEMEK İÇİN TATİLE GİTTİ!
Bayram deyince aklınıza ne geliyor?
Hep beraber bir evde
toplanılmış; kısırlar, börekler
ve tabii ki sürekli
bir harçlık kovalama, para
isteme durumu geliyor
aklıma. (Gülüyor)
Çocukken çok harçlık toplar mıydınız?
Hem de çok... Zaten
hâlâ harçlık istiyorum, o
yüzden babam erkenden
tatile kaçtı! (Gülüyor) Arayıp
cepbanktan yollamasını
istedim ama olmadı!
(Gülüyor)
Şimdiki bayramların farkı ne sizce?
Çocukken elimizden
tutup bizi gezdirirlerdi.
Büyüdükçe eskisi gibi
olmuyor. Çalışma hayatı
nedeniyle, zamanımızı
birbirimize uyduramıyoruz.
Gerçekten eski bayramların
tadı yok.
O zaman neden eski adetlere dönmüyoruz?
Bu hali işimize geliyor.
Artık bayram, büyüklerimizin
ellerinden öpmek
değil; 'Yaşasın tatile gidelim!'
şekline döndü.
EMRAH'LA İKİ AŞIĞI OYNUYORUZ AMA ABİ-KARDEŞ GİBİYİZ
Emrah gibi hem çok tecrübeli, hem de yıldız bir isimle çalışmak nasıl?
Çok güzel bir tecrübe benim için... Dizi başlamadan önce senaryo okumalarında başladık Emrah'la birlikte vakit geçirmeye. İki aşığı oynuyoruz ama abi-kardeş gibiyiz. Set dışında sürekli dertleşiriz. Şehir dışında çalıştığımız için Emrah'ın eşi ve çocukları da oraya geliyor ve birlikte zaman geçiyoruz.
Çocuk demişken, siz de istiyor musunuz?
Daha değil... Biraz daha zaman var.
Peki Emrah'tan tavsiyeler alıyor musunuz?
O çocukluğundan beri setlerde. Bazı sahnelerde 'Acaba böyle mi yapsak?' diyor. Bizim setimizde herkes birbirine tavsiye verebiliyor.