BELKİ biliyorsunuz, belki bilmiyorsunuz. TRT 1'de bu aralar harika diziler yayınlanıyor. Bilmeyenleri, farkında olmayanları suçlamıyorum. Çünkü TRT'nin kendini duyuracak bir gazetesi yok. Ürünlerinin magazinini yapacak gücü ve alışkanlığı da... Bu nedenle TRT dizileri hep rutubetli gölgelerde yetişen kuzu mantarı gibi, kısa ömürlü ve yalnız... Örneğin, bir Mazi Kalbimde Yaradır var. (Pazartesi 21.25, Cuma 21.35) Eski Yeşilçam filmlerinin masum ruhunu en iyi şekilde muhafaza eden bir yapım. Sadece kostümler değil, "Cicim, kuzum, bilmukabele" gibi kullanılan dil de döneme ait. Bir de Akademi Türkiye'den beri dikkatle takip ettiğim Özgür Çevik'in oyunculuğunun 'jön kıvamına' geldiğini görmek gurur verici... TRT'nin bir başka güzel dizisi de Leyla ile Mecnun... (Salı: 16.30, Perşembe: 15.15) Bu diziyle ilgili okurlarımızdan gelen övgü mesajları giderek artıyor. Bel altına inmeden, hakarete ve bayağılığa varmadan da güldürü dizisi yapılabileceğinin en çarpıcı belgesi niteliğinde. Sürpriz geri dönüş sahneleriyle izleyiciye kahkahalar attıran dizi için bazı okurlarımız "TRT'den böyle bir dizi çıkmasını beklemiyorduk doğrusu" diyorlar. (TRT'ciler buna gülmeli mi ağlamalı mı bilemiyorum.) TRT'nin dizi kulvarında silkinerek ayağa kalkması, yakında başlayacak Nakş-ı dil Sultan ve Küçük Hanımefendi dizileriyle ilgili olumlu beklentileri de artırıyor. (Sahi Nakş-ı dil Sultan'ın yayını niye gecikti? Muhteşem Yüzyıl'a getirilen acımasız eleştiriler, göz korkutmuş olabilir mi acaba?) Aslında özlediğim, beklediğim; giderek yoldan çıkan dizileri ıslah edecek kerteriz noktasının, mihenk taşının TRT olması... Uzak bir ihtimal belki ama yine de umudumu yitirmiş değilim. Hele bu güzel dizileri gördükten sonra...