Seyirci, bir yandan ekranda izlediklerinden keyif almaya çalışırken diğer yandan da eleştirmen titizliğinde gözlem yapıyor. Okurumuz Tuğba Durmuş da Yaz'ın Öyküsü dizisini mercek altına almış:
"Öncelikle merhabalar. Yaz'ın Öyküsü dizisindeki bazı hatalar için size yazıyorum. Seyirciyi baştan savmışlar gibi hissettiğim için dile getirmek istedim bu konuyu. Sondan başlayacak olursam:
Dördüncü bölümün son dakikalarında reklamdan önce ve sonra tekrar tekrar gösterilen silah sahnesinde horoz, kurulmadan, çift hareketli mekanizma sayesinde düşürülüyor. Yani sadece tetiğe basılarak. Yalnız hocam, mermi çıkarken bir basınçla çıktığından, sıradaki mermiyi namluya sürmek için sürgüyü de geriye doğru iter. Kurtuluş Savaşı zamanındaki kırmalı tüfek değil ya bu! Belli ki bir şarjöre sahip. Sene 2015 olmuş, en azından insan bir kuru sıkı mermi koyar içine. Zaten yakın plan çekiyorsun, insan birkaç saniyede sürgü hareketini çeker.
Sırada bir doğum karmaşası var: Ege'nin annesinin sözde doğum günü bugün. Dördüncü bölümde mezar taşında 'Nazan Eryiğit, D: 14.11.1957 Ö: 22.07.2002, Ruhuna Fatiha' yazıyor. Yaz'ın annesi, önceki bölümlerde evrakları inceliyor ve doğum yaptığı günü anımsıyor. İkinci bölüm: Takvim 30 Ağustos, yıl ise nüfus kağıdını çizip düzelttiğinde görüyoruz ki 1997.
Yaz, 30.08.1997 doğumlu. Nazan (Ege'nin annesi) 14.11.1957 doğumlu. Yaz'ın reşit olmasına iki ay olduğunu her bölümde dile getiriyorlar. Yani dizinin dördüncü bölümünde bugün 30.06.2015 civarı bir tarihte gerçekleşiyor. Ama sen kızı Ağva'ya annenin doğum gününü kutlamaya götürüyorsun. Beş ay erken mi kutluyorsun, yoksa öldüğü gün doğduğu gündür diye bir çıkmaza mı saplanacaksın Ege?"