Ben diyet miyet anlamam! Anlasam da anlamam! Hem sıkılırım, yoyo diyetlerin, sonunda kat kat kilo olarak döneceğini düşünürüm. Saçma sapan aç kalanlara, tek tip diyetler uygulayanlara kızarım. Vücuda, iki gram keyfi olan şu hayata, haksızlık olarak değerlendiririm. Ayrıca kadının yuvarlak hatlarını severim.
"Mühim olan kendinle barışık ve mutlu olmaktır" derim. Peki ben bir aydır ne yapıyorum? Diyet! Adı 'diyet', aslında sağlıklı beslenme!
İyi de durup durup şimdi bu işe niye girdim? İşte nedenleri.
1. Sabahları yataktan çıkamıyor, bütün gün yorgunluktan sürünüyordum. 2. Kendime ceza verir gibi vücudumu hırpalıyordum. Bazen tek öğünle bütün günü geçirip bir halt ettiğimi sanıyordum.
3. Aslında ben hayatımda aksayan, bozulmuş, ters giden ne varsa kendimi suçlayıp kendimden intikam almaya çalışıyordum. Ne demişler? Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. 4. Aynalar bağırıyordu "Sağlıksızsın kızım Ayşeeee!"
5. Hipoglisemi bünyemde zirve yapmıştı. Düzenli yemek yemediğim için elim ayağım kesiliyordu. Yanımda balyoz mu taşıyacaktım yani? 6. İstediğim her kıyafeti giyip süzülemiyordum.
7. Kendime inancımı geri kazanmam lazımdı. Yani kendime verdiğim herhangi bir sözü tutabileceğime inanmalıydım. Çenemi tutup düzenli beslenmek de bunun ilk adımı olabilirdi. Evet! Bu kez başarabilirdim. Kendi kendime yeminler edip üç gün sonra bahaneler uydurup caymaktan bıkmıştım. Terbiye zamanı! 8. Lisedeki çıtır kilomu çok özlediğimi fark ettim.
9. İclal (Aydın) kafaya koymuş, fıstık gibi olmuştu, her yanından sağlık fışkırıyordu. 10. Doğa (Rutkay) 14 kilo verip kendini baştan yaratmıştı. Evet, evet! Şimdi sıra bendeydi.