Avrupa Birliği'nde (AB)
2018'den beri Netflix, Amazon, Disney+ gibi dijital platformların sinemadizi sektörüne verdiği zararlar ve bazı yaptırımların uygulanması gerektiği tartışılıyordu.
Çünkü ABD'li dev şirketler sinema ve dizi sektöründeki kâra ortak olmuşlardı. Bir de Covid-19 salgını yüzünden sinema salonlarının çoğu kapanınca dijital platformların gücü daha da arttı.
Elbette dijital platformlar yerel sinema ve dizi sektöründen film ve dizi alıyor ya da bütçe verip içerik üretilmesini sağlıyorlar. Ama satın alınan ya da yapımcılığı üstlenilen yapımların sayısı az.
★★★
Dijital platformların ana akım TV kanallarına verdiği zarar ise hiç konuşulmuyor! Dijital platformlar için çekilen diziler, TV kanallarının dizilerine rakip olmaya başladı.
Tüm bu tartışmalar devam ederken Fransa, AB'nin alacağı kararı beklemeden bir kanun çıkardı...
Kanuna göre dijital platformların yıllık cirolarının yüzde 20 ile 25'i arasındaki bir bölümünü Fransız sinema sektörüne aktarılacak.
Bizde de buna benzer bir yasa çalışması başlatılmalı. Bu yasayı sosyal medyada "Netflix'ime, Amazon'uma dokunma" diye protesto edenler elbette olacaktır. Ama sinema, dizi ve TV sektörü temsilcileri ve izleyicilerin fikri alınarak ortak bir noktada buluşulmalı. ABD'li internet ve teknoloji şirketleri zaten dünyada tekel oldular. Bu yüzden internet devlerinin CEO'ları ABD Kongresi'nde bile ifade verdiler.
ABD'de bile internet devlerinin tekelleşmesinin önüne geçilmesi için yeni yasal düzenlemeler üzerinde çalışılıyor.
Dijital platformlar da büyük tekeller ve girdikleri ülkelerin sinema, dizi sektörüne zarar veriyorlar!
Reklam ve abonelik gelirinin çok azını sektöre geri veriyorlar.
★★★
Fransa gibi biz de dijital platformların yıllık cirosunun yüzde 20-25'ini yerel üreticiye aktarırsak sinema ve dizi sektörü ayakta kalır.
Tabii bu durumda dijital platformlar da abonelik ücretlerine zam yaparlar!
Müşteriye çıkacak faturayı da azaltacak bir yasa hazırlamalıyız.
Yoksa gelecekte Türkiye'de hangi film ve dizinin çekileceğine Netflix, Amazon, Disney+ karar verir!
GÜZEL HABER
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 1 Ocak 2022 tarihinden itibaren tüm ambalaj atıklarının sıfır atık yönetim sistemi dahilinde toplanacağını ve içecekler öncelikli olmak üzere ambalajlı ürünlerin depozito yönetim sistemi kapsamına alınacağını duyurdu.
Bu yabancı ülkelerden alınan plastik atıkların yasaklanmasından sonra gelen ikinci güzel haber! Poşetlerin parayla satılmasıyla da plastik atıklardan ciddi bir azalma olmuştu. Aynı pozitif etkiyi depozito sisteminde de görebiliriz.
Ülkemiz ambalaj atıklarından büyük ölçüde kurtulur.
AŞI YAPTIRMAYANLAR RİSKİN FARKINDA MI?
ABD Sağlık Bakanlığı verilerine göre mayıs ayından bu yana yaklaşık 2 aylık dönemde 853 bin kişi koronavirüse yakalandı. Bunlardan sadece 0.1'i (1200 hasta) aşı yaptıran kişiler.
Mayıs ayında ABD'de Covid-19 sebebiyle hayatını kaybeden 18 bin kişinin sadece 150'si aşılıydı. Özetle virüs nedeniyle ölenlerin yüzde 98-99'u aşı yaptırmayanlar.
Ülkemizde sırası geldiği hâlâ aşı yaptırmayanlar aldıkları riskin farkındalar mı?
SINAVA VAKTİNDE GELENİN SUÇU NE?
Konya'da bir okulda Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na geç kalan bir öğrenci için veliler "Aç aç" diye tezahürat yaptı ve görevliler kapıyı açtı.
Her sınavda aynı manzara!
Geç kalanlar kapıları yumrukluyor, "Kapıyı açın" diye yalvarıyorlar. İnsan izlerken üzülüyor. Ancak geç kalan öğrencilerin sınıfa kan ter içinde gürültü çıkarak girmesi, hoca ile konuşması, yerine geçmesi vs. en az üç-dört dakika süren o panik anı yüzünden diğer öğrencilerin dikkati dağılıyor.
Öğrenci içeri alınmasa bile kapı önünde yaşanan gürültü yine öğrencileri rahatsız ediyor.
Tek bir soru bile binlerce adayın önüne ya da gerisine düşürüyor öğrencileri! Sınava vaktinden bir, bir buçuk saat önce gelen öğrencinin suçu ne?
Sınavda okulların bahçesine bile veli alınmamalı, sınav başladığında bahçe kapıları bile kapatılmalı.
ANNE GÜNDEMİ
Anne olmak, bir kadının hayatı boyunca yaşayabileceği en güzel duygulardan biri. Elbette anne olmanın sorumluluğu ve zorlukları çok ama çok fazla. Uykusuz geceler, çocuk hastalanınca çekilen acılar, büyürken yaşanan endişeler vs. sadece anne olanlar anlayabilir.
Bir de anneliğin ilk dönemlerinde yaşanan tatlı telaş ve tecrübesizlikler var.
İlk kez emzirmek, yıkamak, yedirmek, bez bağlamak...
Annelikle ilgili birçok kaynak eser, internet sitesi var ama pratik olanı az. Bu noktada anne ve anne adaylarına annegundemi.com adlı siteyi önereceğim.
Sitede annelere uzman görüşleri, sosyal medya trendleri, hayatı kolaylaştıran tüyolar ve yeni fikirler sunuluyor. "Çocuklar paranın biteceğini bilmeli", "Doğum sonrası nasıl bir mayo giyilmeli?", "Evlenince neden kilo alıyoruz?", "Bebeğimin ilk pikniği" gibi birçok ilginç, faydalı sıkılmadan okuyabileceğiniz yazılar var.
KAMERAYI ALDATAN TASARIM!
İsviçreli bir üniversite öğrencisi Laura Desch, yüz tanıma için tasarlanmış teknolojilerin çalışmasını engelleyen bir takı koleksiyonu tasarladı.
Hem güneş gözlüğü hem de kolye olarak kullanılan bu takı kamera sistemlerini yanıltabiliyor.
Her adım başı kamera olmasına özellikle Avrupalılar isyan ediyor, "Beni fişleme" diyorlar.
Desch de modern gözetleme sistemlerine bir tepki olarak bu takıyı tasarladığını söylüyor.
Kameralardan elde edilen görüntüler yapay zeka arşivlerinde toplanıyor. Bu görüntüleri internette toplanan kişisel bilgilerle birleştiren yapay zekalar hızla gelişiyor. Yani tüm dünyada insanoğlu fişleniyor!
Ancak kameralar güvenlik için gerekli. Kamera görüntüleri sayesinde cinayetler, adli vakalar çözülüyor, hırsızlar yakalanıyor.
Özetle; içinden çıkılması zor bir tartışma!
ALTYAZI
"İnsan kafayı yememek için kapılarını dış dünyaya kapatmak, olan biteni kafaya takmamak zorunda." (Once Upon A Time In America)