Oyuncu Esra Kılıç, son dönemin dikkat çeken yıldızlarından. Oyunculuk gençlik hayali olan Kılıç, profesyonel aşçılık eğitimi alıp 1,5 yıl bu meslekte çalıştı. Ancak oyunculuk aşkı ağır basınca Beykent Üniversitesi oyunculuk bölümünü bitirdi. Ardından rol aldığı projelerle dikkat çekti.
Kılıç, şimdilerde atv dizisi Destan'da canlandırdığı Mei Jin karakteriyle adından söz ettiriyor. Güzel oyuncu, hakkında bilinmeyenleri anlattı.
İÇİME KAPANIKTIM
Kılıç, "Ben ilkokuldayken çok içine kapanıktım, arkadaşlık ve iletişim kurmakta çok zorlanıyordum. Sadece resim yapmaktan keyif alırdım. İlkokul ikinci sınıftayken tiyatro dersine katılmak benim için dönüm noktası oldu diyebilirim. Kendimi ifade edebildiğim başka bir yol açıldı benim için" dedi.
Üniversite yıllarında trajikomik bir anısı olduğunu anlatan ünlü oyuncu, "Konservatuvarın ilk zamanlarında menajer arıyordum. Biriyle tanışmaya gittim. Bana o zamana kadar oynadığım dizilere şaşırdığını, Türkiye'de çekik gözlerimden dolayı iş yapmamın zor olduğunu, Güney Kore'de göz kapağı ameliyatı olabileceğimi söylemişti.
Şoke oldum. Bu kadar cahil ve sınırlı bir zihinle karşılaştığıma inanamamıştım. Yeteneklerin ve başarının fiziksel özelliklerin ötesinde olduğuna inanıyorum. Bu anıyı da artık gülerek anlatıyorum" diye konuştu.
Daha önce rol aldığı projesinde yaşadığı başka bir olayı da anlatan Kılıç, "Eski projemde, diziye başladığım ilk set günü, yağmurlu bir gündü, sahne için sete geçerken ayağım kaydı. Kalçamın üstüne düştüm. Daha sahneyi çekemeden hastaneye gitmek zorunda kalmıştım. Çok endişelenmiştim ama sonra her şey çok yolunda gitti.
KUMLARIN ÜZERİNDE SABAHLADIK
Esra Kılıç, birkaç sene önce yakın arkadaşlarıyla çıktığı Balkan tatilinde talihsizlikler yaşadığını anlattı. Güzel oyuncu, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Şehirler arası yolculuğumuz düşündüğümüzden daha kısa sürünce, sabaha karşı otele vardık. Otelde kimseden yanıt alamadık.
Giriş yapamadık. Hava karanlıktı ve çok serindi. Yeterince koruyucu kıyafetlerimiz ve yatacak yerimiz yoktu. Tanımadığımız bir yerdeydik. Biz de sahile gittik, o yorgunlukla kumların üstüne uzandık, üşüyerek günün doğmasını bekledik. Aslında bayağı sefil olmuştuk. Ama gündoğumu o kadar güzeldi ki hepsini unuttuk. Ve gökyüzünün keyfini çıkardık."