Özcan Deniz'in yönettiği 'Sevimli Tehlikeli' adlı filmde başrolü Şükrü Özyıldız'la paylaşan Ayça Ayşin Turan; ilk beyazperde deneyimini ve kariyer planlarını GÜNAYDIN'a anlattı...
Filmde sevimli mi, yoksa tehlikeli karakteri mi canlandırıyorsunuz?
Canlandırdığım 'Zeliş' çok sakar bir kız. En tehlikeli tarafı ise cesareti çünkü tanımadığı bir insanla, hiç bilmediği bir hayata kendini atıyor. Bu bence cesaretten de öte bir şey. Aradığı aşkı bulmaya çalışırken hayat onu öyle bir yere götürüyor ki, çok başka gerçeklerle karşılaşıyor.
Filmde aşk var, aksiyon var, dram var...
Evet, ne ararsanız var. Filmi klasik, romantik ya da komedi diye sınıflandıramayız. Herkes kendinden bir parça bulacak.
İlk sinema filminiz. Teklifi kabul ederken zorlandınız mı?
Hayır, zorlanmadım. Özcan (Deniz) Bey, bana filmi anlattı. Hikayeyi dinlediğimde; her şey gözümün önünde canlandı ve kendimi filmin içinde hissettim.
BEYAZPERDE BAMBAŞKA
'Karagül' adlı dizide de oynuyorsunuz ama beyazperde daha büyülü olsa gerek...
Kendimi beyazperdede izlemek en büyük hayalimdi. Dizi başka bir şey; paramızı kazanıyoruz, ama sinema bambaşka. Tadı damağımda kaldı.
Özcan Deniz'in uğuru var mıdır sizin üzerinizde?
Kesinlikle var, yani ben kedisinin bana uğurlu geleceğine inanıyorum. İlk sinema filmimin her zaman farklı bir yeri olacak. Bu yolu da bana Özcan Bey açtı. Onun şansına, bereketine, kısmetine inanıyorum.
Keman çalıyorsunuz... Müzikten oyunculuğa geçişiniz nasıl oldu?
Sinoplu'yum; orada doğup büyüdüm. 7 yaşında keman çalmaya başladım, konservatuvara gittim. Konserlerimiz vardı, sürekli şarkı söylüyordum, keman çalıyordum. Çocukluğum- gençliğim hep böyle aktif geçti. Ayrıca basketbol de oynuyordum. Basketbol en büyük aşklarımdan biriydi ama sonrasında ayağımı kırdığım için bırakmak zorunda kaldım. İki ay evde yattım, okula gidemedim; sonra basketbol hayatım bitti. Çocukken de bacağım kırılmıştı, ben de daha sonra risk almak istemedim.
Gerçek hayatınızda sakar 'Zeliş'i aratmamışsınız...
Çekimler sırasında ben de onu düşünüyordum; 'Zeliş' mi bana o sakarlığı kattı, yoksa ben mi 'Zeliş'e... Mesela çekim sırasında bazı sahnelerde tuhaf şeyler oluyordu, sürekli kafamı çarpıyordum.
Başka sakarlıklarınız var mıdır?
Bir kere de yüz üstü düşüp parmağımı çatlatmıştım.
ÜNLÜ OLMAYA GELMEDİM
Sinop'tan İstanbul'a neden geldiniz?
Üniversite için geldim.
Ünlü olmak, tanınmak gibi hayalleriniz var mıydı?
Hayır, hiç öyle bir niyetim yoktu. Sinema-televizyon okumaya geldim ama kamera önünü düşünmemiştim. Sonra kendimi kamera önünde buldum; şans.
Kariyerinizi oyunculuk üzerine mi yapacaksınız?
Öyle dersem çok büyük konuşmuş olurum. Hayat bu; belli olmaz, farklı sürprizlerle de karşılaşabiliriz.
Bundan sonra oyunculuk adına yapmak istediğiniz ne var?
'Şunu da oynamalıyım' dediğim bir karakter yok. Bundan sonrası ne olur, nasıl gelişir bilemem çünkü yarının bize neler getireceğini hiçbirimiz bilemiyoruz.
Filmde aksiyon yüklü sahneleriniz vardı, korktunuz mu?
Deli cesaretim var, içimdeki çılgın kız filmdeki bu rolle ortaya çıktı. Oyunculukta da aslında hep cesaretliydim, 'Ben şunu yapamam, şuradan atlayamam' gibi bir şey asla söylemedim. O an oluyor; gözün kararıyor birden ve yapıyorsun. Gözümü korkutan oyunculuğun ön planda olduğu sahnelerdi.
Rolün hakkını verememe korkusu mu bu?
Benim heyecanım ve korkum hiçbir zaman bitmeyecek. Zaten eğer başarılı olursam, bunu böyle olmama bağlayacağım. Bir sahneyi oynarken inanılmaz heyecanlanıyorum. Bu heyecan beni ayakta tutuyor.
ÖZCAN DENİZ OYUNCU PSİKOLOJİSİNDEN ÇOK İYİ ANLIYOR
Özcan Deniz gibi deneyimli bir oyuncu ve yönetmenle çalışmak sizi korkuttu mu?
Hayır, daha önce kendisinin yaptığı tüm işleri izlediğim için nasıl bir oyuncu ve yönetmen olduğunu biliyordum. O konuda hiçbir şüphem olmadı. Kendisiyle bizim diziye konuk oyuncu olarak geldiğinde tanışmıştık.
Sert bir yönetmen mi?
Hayır, şeker gibi valla. Kamera önünü de çok iyi bildiği için oyuncu psikolojisinden gerçekten çok iyi anlıyor. Ben mesela ilk sinema deneyimim olduğu için çok paniktim, karakter oluşturmamda bana çok yardımcı oldu. 'Zeliş'i kendisiyle beraber yarattık açıkçası. Bence izleyici orada Özcan Bey'in dokunuşlarını görmeli. Çünkü seyirci beni 'Karagül'de oynadığım 'Ada'yla tanıyor. Akıllarında bir şüphe olduğunu düşünüyorum; hani çıkarabilmiş midir, çıkaramamış mıdır diye. İnşallah onları hayal kırıklığına uğratmam çünkü artık beyazperdede de varım.
DİZİDEKİ 'ADA' KUZEY KUTBU FİLMDEKİ 'ZELİŞ' GÜNEY KUTBU
Her oyuncunun içinde ters köşe roller vardır...
Ben ters köşeyi yaptım şu anda. Dizide oynadığım 'Ada' Kuzey Kutbu, filmdeki 'Zeliş' ise Güney Kutbu gibi. 'Ada' çok asi, dediğim dedik biri, 'Zeliş' ise çok saf ve naif. Bu ters köşeyi bu kadar kısa zamanda yapabilmek şans olsa gerek. Yine de nasıl olur bilmiyorum ama bir dönem işinde oynamayı çok isterim.
Neden?
1992 doğumluyum ve yaşamadığım zamanlarda olmayı çok isterdim açıkçası. O anı yaşamak, o farklı zamanların atmosferini tatmak için dönem projesinde yer almak isterim.
Peki, en çok hangi dönemi çok merak ediyorsunuz?
80'ler döneminde oynamak isterdim. Şarkılarını, kıyafetlerini, atmosferini merak ediyorum.
KEMAN BANA KÜSTÜ AMA GERİ DÖNÜŞ OLACAK
7 yaşından beri keman çaldığınıza göre ciddi anlamda bir müzisyensiniz...
Üniversiteye başlayana kadar hep keman çaldım ama üniversiteden sonra maalesef sürdüremedim. Kemanı bıraktığınız zaman size küsüyor. Bazen karşılıklı bakışıyoruz, 'Acaba ben seni ne zaman bir daha çalmaya başlayacağım?' diyorum. Üç-dört senedir kemanımı elime bile almadım ama geri dönüşüm olacak.
Konser olabilir mi?
Çok ilerleyen zamanlarda neden olmasın ama yakında olmaz.
Önümüzdeki dönemlerde albüm düşünüyor musunuz?
Hayır, şu anda tek ilgi odağım oyunculuk. Oyunculuğumu geliştirmeye çalışıyorum.