Bugüne kadar prodüksiyonu için 4 milyon dolar harcanan yerli dizi yoktu. Benim hatırladığım en yüksek bütçeli dizi, 2 buçuk milyon dolar harcanan atv'nin Karayılan'ıydı. O dizi için de 1920'lerin Gaziantep'i, İstanbul Samandıra'da adeta yeniden inşa edilmişti. Gidip yerinde incelemiş ve hayretler içinde kalmıştım. Ama ne yazık ki dizinin ömrü uzun olmadı. Bu kez Show TV'nin Muhteşem Yüzyıl dizisi için İstanbul TEM stüdyolarında 2 bin metrekare kapalı alan üzerine bir saray inşa edildiğini duyunca, seti ziyaret etmeden yapamadım. Üstelik daha dizi başlamadan içeriği, dekorları, kostümleri ağır bir şekilde eleştirilmişti. Hem de sadece 35 saniyelik fragmana bakarak, koca koca köşe yazıları döktürmüşlerdi. Oturdukları yerden... Yahu 35 saniyelik fragmana bakıp kostüm ve dekorasyonda kullanılan kumaşların 'ihraç fazlası' olduğunu anlamak için insanın Vitali Hakko olması lazım. Anlamışlar... Oysa Vakko firması dizi için o dönemin kumaş ve desenlerini yeniden üretmiş. Bu tarihi diziye katkı sağlamak, çorbaya bir çimdik tuz atmak için.
BU BİR BELGESEL DEĞİL
Sadece 2 saniyelik cariye görüntüsü ile Kanuni'nin bu dizide sapık olarak gösterildiğine de hükmetmişler. E pes yani... Yahu insan önce dizinin yayınlanmasını bekler. Hatta ilk bölümüyle de yetinmez. Şöyle birkaç bölüm sabreder... Tıpkı, Eurovision için seçilen Yüksek Sadakat'in daha şarkısı bile ortada yokken gruba yüklenmek gibi... Yahu sevgili dostlar, Eurovision'da grup ya da şarkıcıların değil, şarkıların yarıştığını hâlâ öğrenemediniz mi? Yüksek Sadakat'in bugüne kadar en az 4-5 şarkısının gençlerin diline nasıl dolandığını, sanal alemde nasıl tık'lanma rekorları kırdığını ne çabuk unuttunuz? Durun, adamlar bir bestelerini dinletsinler, ondan sonra çala kalem girişirsiniz. Bu acele niye? Tekrar Muhteşem Yüzyıl'a dönecek olursak: TEM stüdyolarında gördüklerim, beni ilk bölümden daha çok etkiledi. Mermer taşların ekstrafordan yapıldığını anlamak için gidip birkaç kez dokunmam gerekti. O işlemeler, o çiniler, hazırlanan 400 kostüm, hele bir saray mutfağı var ki, inanılır gibi değil. Has odayı, hamamı, haremi, koridorları, kadırgayı mutlaka görmek gerek. Japon turistleri getir, Topkapı Sarayı diye gezdir. Hepsini 5 ayda inşa etmişler. Topkapı Sarayı Müze Müdürü gelip gördüğünde gözlerine inanamamış. Pek çok tarih uzmanından danışman olarak yararlanmışlar. Ama mutlaka hataları olacaktır. Zira bir belgesel çekmiyorlar. Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'dan 'esinlenip' bir drama çekiyorlar. Eminim pek çok sahneye itiraz gelecek, senarist Meral Okay'ın, yönetmen Taylan Kardeşler'in başı çok ağrıyacak. Mesela İnci Köşkü'nün o tarihte inşa edilmediğini söyleyecekler. Ama o döneme ait fotoğraf, resim v.s. gibi görsel malzemenin neredeyse yok denecek kadar az olduğunu, tarihi eserlerin korunamadığını kimse yazmayacak. Ya da Galata Kulesi'nin yeni halinin kullanılmasını eleştirecekler. Ama eski hali görüntüye getirilse kimse oranın Galata Kulesi olduğunu anlamayacak ki? Yani 'dramanın' bazı görsel gereklilikleri var. Onu belgeselden ayıran da bunlar zaten. Bu arada Hürrem ve Valide Sultan dışındaki oyunculukları şimdilik pek 'ham' buldum. Umarım, istenen kıvama gelmeleri fazla süre almaz. Demem o ki, bir yapımcı çıkıp 4 milyon doları dönem dizisi gibi ustura keskinliğinde bir yola yatırıyor. Hem de bunun dörtte biri ile laylaylom bir entrika dizisi çekip daha fazla parayı cebine indirmek dururken... Ama daha dizi yayına girmeden, vur abalıya... Ondan sonra da yerli dizilerin ucuzluğundan ya da kaliteli tarihi film ve dizi yapılmamasından yakınırlar. El insaf yani...